Raylı Sistemlerde Küresel Liderlik Yol Haritası ve 240 Milyar Euroluk Beyin Fırtınası

İstanbul Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden 2003 yılında mezun olan Yiğit Belin, 2009’da İspanya’da UM’de MBA eğitimini tamamlamış ve 2011’de PMP eğitimi almıştır. Kariyerine uluslararası satış ve dış ticaret pozisyonlarında başlayan Belin, 2008 yılında CAF’ta İstanbul Metro Projesi’nin (M4) Proje Yöneticisi olarak raylı sistem sektörüne adım atmıştır. 2013-2024 yılları arasında Bozankaya’da satış, iş geliştirme, sözleşme yönetimi ve kurumsal iletişim gibi alanlarda liderlik yapan Belin, sürdürülebilir ulaşım projelerinde uzmanlaşmıştır. 2024’te Alstom’da Ticari Direktör olarak görev almış, 2025’te ise kendi girişimi RedApple’ı kurmuştur. Belin, ARUS Başkan Yardımcılığı, URAYSİM Yönetim Kurulu Üyeliği ve DEİK İş Konseyi Başkan Yardımcılığı gibi önemli pozisyonlarda bulunmuş; İngilizce ve İspanyolca bilmektedir. İş dışında dalış, yüzme, basketbol ve fotoğrafçılıkla ilgilenmektedir. Evli olan Yiğit Belin, ulaşım sektöründe yenilikçi projelere liderlik etmeye devam etmektedir. İlgili konular hakkında iletişim için e-mail : yigit@yigitbelin.com

Kızıl Elma, Türkiye’nin Demiryolu Sektöründe Liderlik Yolculuğu

Merhaba değerli okuyucular,

Türkiye’nin raylı sistemler sektöründeki potansiyelini ve gelecek vizyonunu değerlendirmek amacıyla hem kent içi, hem de ana hat demiryolu projelerinde derin tecrübesi bulunan Serdar Aslan Bey ile bir araya geldik. Kendisi, projelerdeki yerlilik oranını %15’lerden %70’lerin üzerine çıkararak önemli bir başarıya imza atmış, bu süreçte teknik şartnamelerin detaylı bir şekilde tanımlanmasını ve geliştirilmesini sağlayarak yerli firmalarla sahada yoğun bir iş birliği yürütmüştür. Serdar Bey’in bilgi birikimi ve deneyimleri sayesinde, sektörün mevcut durumu ve geleceği hakkında değerli içgörüler edindik. Bu sayede raylı sistemler sektörünün gelişimine yönelik gerçekçi ve ileriye dönük fikirlerin ortaya çıkmasına zemin oluştu.

red appleDünya genelinde yükselen bir trend olan demiryolu sektöründe, Türkiye liderlik potansiyeline sahip önemli bir aday ülkedir. 240,8 milyar Euro gibi devasa bir hacme ulaşan dünya demiryolu pazarından daha büyük bir pay almak, Türkiye’ye önemli ekonomik fırsatlar sunmaktadır. Türkiye, demiryolu alanındaki bilgi birikimi, tecrübesi ve özel & kamu kuruluşlarının vizyonuyla bu hedefe ulaşabilecek güçtedir.

Demiryolu pazarı farklı segmentlerde farklı büyüme oranları gösteriyor. Özellikle EMU pazarı, 2028 yılına kadar yıllık %7,1 büyüme ile 2028’de 16 milyar Avro’ya ulaşması bekleniyor. Avrupa, 2023 yılında 5,9 milyar Euro ile EMU pazarında lider konumda. Çin ve Hindistan gibi yükselen ekonomilerde de EMU pazarı hızla büyüyor. Bu durum, Türkiye için önemli fırsatlar sunuyor. 2028 yılına gelindiğinde 2,4 milyar Euroluk bir BEMU (Batttery Electric Multiple Unit, Akülü Elektrikli Tren Seti) ve HMU (Hydrogen Electric Multiple Unit, Hidrojen Tren Seti) , pazarı oluşacağı öngörülmektedir. 

Şehirlerarası ve yataklı tren pazarında da yıllık %30 büyüme öngörülüyor. 2028’de yataklı ve kuşetli vagon pazarının 365 milyon Euro’ya ulaşması bekleniyor. Hafif raylı sistem pazarı ise yıllık 2,8 milyar Euro hacme sahip ve 2026’ya kadar %4 büyümesi öngörülüyor.

Demiryolu hatlarının elektrifikasyonu da önemli bir fırsat alanı olacağı öngörülmektedir. Küresel pazar hacmi 10 milyar Euro civarında ve yıllık %5 büyüme öngörülmekte. Türkiye’nin elektrifikasyon işlerinde oranının artırması hem yerli üreticiler için hem de stratejik bölgemizde önemli faydalar sağlayacağı düşünülmektedir.

milli hızlı trende ilk test

Türkiye Raylı Sistemlerde Küresel Oyuncu Olabilir mi?

Türkiye, demiryolu sektöründe köklü bir geçmişe ve güçlü bir altyapıya sahip. Kamu kuruluşlarımızın bilgi birikimi ve tecrübesi, sektörün gelişimi için önemli bir avantaj sağlıyor. Ayrıca, Türkiye’nin genç ve dinamik nüfusu, sektörde ihtiyaç duyulan nitelikli iş gücünü yetiştirme potansiyeli taşıyor. Türkiye’nin 11. Kalkınma Planı, imalat sanayinde her düzeyde teknolojik dönüşüme odaklanıyor ve demiryolu sektöründe yerlileştirme hedeflerini ön plana çıkarıyor. 12. Kalkınma planında Raylı Sistem Araçları Sanayi, Kimya, İlaç ve Tıbbi Cihaz, Elektronik, Makine, Elektrikli Teçhizat, Otomotiv kritik ve öncelikli konu olarak belirlenmişti.

 

2023 yılında proje bazlı yatırım destek programı kapsamında 491 milyar TL’lik yatırımla toplam 64 proje destek almıştır. Bu da devletin demiryolu sektörüne verdiği önem ve desteğini gösteriyor.

 

Türk Demiryolu Sektörünün Lokomotif Güçleri

Kamu Kurumlarımız; sahip olduğu geniş ve modern tesisler ve deneyimli iş gücü ile Türk demiryolu sektörünün lokomotifi konumundadır. Kamu Kurumu’nun 2029 yılına kadar EMU, BEMU, HEMU, lokomotif ve metro gibi farklı platformlarda prototip ve seri üretim hedefleri doğrultusunda çalışmalarını sürdürmektedir. Şanslıyız ki metro, hafif raylı sistem araçları kurumlarımız tarafından tasarlandı, ticarileşti ve şu anda işletmede milyonlarca yolcu taşıyorlar. Tüm bunlar olurken ihracat kapasitemizin de artarak devam etmesi gerekmektedir. Dünya demiryolu araç ve hizmet ihalelerinin %3’üne teklif vermeyi ve teklif verilen ihalelerin %25’ini sözleşmeye dönüştürmeyi hedeflendiğinde önemli başarılara imza atacağız.

 

Raylı Sistemlerde Stratejik Hamleler: Türkiye Nasıl Öne Çıkabilir?

Türkiye’nin demiryolu sektöründeki potansiyelini tam olarak değerlendirebilmesi için stratejik hamleler yapması gerekiyor. Bunların yanında ticarileştirme, olumlu nakit akışını etkin ve bir finans modelleme ile süründürülebilir kılmalıyız.

  • Yerlileştirme ve Teknoloji Transferi: Yerlileştirme oranını artırarak, dışa bağımlılığı azaltmalı ve katma değeri yüksek ürünler tasarlamak ve üretim potansiyelimizi daha fazla ön plana çıkarmalıyız. Oluşturulacak demiryolu eko sisteminde planlamalarımızda tüm alanlarda kaliteyi daima ön planda tutarak sürdürülebilir bir anlayış devam ettirmeliyiz. Bununla birlikte teknoloji transferi, üretim transferi vb. için OEM’ler ile Kazan Kazan iş birlikleri kurabilmeli ve Ar-Ge, Ür-Ge çalışmalarında stratejik yatırımlara devam etmeliyiz. Güney Kore, 1970’lerde başlattığı demiryolu yerlileştirme programı kapsamında, yerli üreticileri destekleyerek ve teknoloji transferi anlaşmaları yaparak, bugün dünya çapında rekabetçi tren setleri üretebilen bir sektöre sahip oldu. Teknoloji transferi sürecinde karşılaşılabilecek en büyük zorluklardan biri, transfer edilen teknolojinin yerel şartlara uyarlanmasıdır. Örneğin, Avrupa’dan transfer edilen bir tren seti teknolojisi, Türkiye’nin coğrafi ve iklimsel koşullarına uygun olmayabilir. Bu durumda, teknolojinin yerel şartlara uyarlanması için ek ArGe çalışmalarına ihtiyaç duyulabilir.
  • Dijitalleşme ve İnnovasyon: Demiryolu sektöründe özellikle otonom tren sistemleri ve akıllı raylı ağlar gibi teknolojilerle hız kazanıyor. Örneğin, Alman Menşeli Firma otonom tren teknolojileri üzerinde çalışarak, insan müdahalesi olmadan çalışabilen tren setleri geliştiriyor. Türkiye’nin de bu alanda adımlar atması ve yerli ArGe çalışmalarına ağırlık vermesi gerekiyor. Ayrıca, IoT (Nesnelerin İnterneti) teknolojileri kullanılarak, trenlerin bakım süreçleri optimize edilebilir ve arıza süreleri azaltılabilir. Bu tür teknolojiler hem operasyonel maliyetleri düşürecek hem de yolcu güvenliğini artıracaktır

yüksek hızlı tren üretim

  • Uzman Çalışan istihdamı: Tasarım, yazılım, bogi, homologasyon, enerji depolama, test ve devreye alma, garanti ve bakım gibi kritik alanlarda uzmanlaşmış çalışan yetiştirmeli ve istihdam etmeliyiz. Üniversiteler dahil iş birliği yaparak, staj programları düzenleyebilir ve kalifiye çalışan yetiştirebiliriz.
  • Tesisler: Rekabet gücümüzü artırmak için tesislerimizi semi/otonom sistemlerle modernize etmeli ve üretim kapasitemizi artırmalıyız.
  • Finansman: Ulusal finans kurumlarının (Eximbank, Sınai ve Yatırım Bankası) geliştirilmesi ve uluslararası finans kuruluşlarından (ECA, IsDB, WB, EBRD, ADB) destek alınması, finansman sorununu çözmede yardımcı olabilir.
  • Risk Yönetimi: Kur istikrarsızlığı riskine karşı finansal risk bertaraf yöntemlerini kullanmalı, ithal girdisi kritik seviye üzerinde olan ihaleler için yabancı para birimi sözleşmeleri yapılabilir. Personel sirkülasyonunu azaltmak için personel rejimini iyileştirmeler yapılarak kıymetli yetişmiş personellerin devamlılığı sağlanabilir. Kamu ve özel firmalar arasında eko sistem oluşturulmalı ve koordinasyonu sağlamalıyız.

 

Türkiye’de 2035 Yılı İtibariyle 60milyar€ Fırsatımız

İhtiyaç ve hedeflenen raylı sistem araç alımı:

  • 2028 – 2029

*~4,3 milyar€

*~1074 ad. demiryolu aracı seti, modül ve vagon

  • 2030 – 2035

*12,6 milyar €

*2640 adet. Demiryolu araçları seti, modül ve vagon

  • 2035’e kadar raylı sistem araç alt ekipman ihtiyacı  5,1 milyar €
  • 2035’e kadar Yapım, E&M (Elektro Mekanik) ve Sinyalizasyon ihtiyaç ve hedefi 38 milyar €

 

2040 ile 2053 arasındaki fırsatları ayrı ayrı ele almak stratejik olacaktır. Bu konuda Arus kümelenmesi Koordinatörü sektör duayenlerinden Dr. İlhami Pektaş Bey ile istişare etme fırsatı bulduk. Mutabık kaldığımız aşağıdaki fırsatları da şimdiden inceleyip, bir ana plan kapsamında hem Türkiye’mize hem de küresel olarak dünya katma değer olarak kazandırabiliriz.

 

Türkiye 2053 İhtiyaç ve Hedefleri (Ulaştırma ve Lojistik Ana Planı, resmi raporlar ve sektör paydaşları istişareler sonucu):

  • 64 milyar dolarlık demiryolu yatırım provizyon bütçesi
  • Türkiye’deki demiryolu hattının 28 bin 590 kilometreye ulaşması
  • Demiryolunun taşımacılıktaki payının %22’ye çıkması
  • Demiryoluyla taşınan yük miktarının 448 milyon tona çıkması
  • Demiryolunun trenle bağlı olan il sayısının 52’ye çıkması
  • Demiryolu taşımacılığının 270 milyona çıkması
  • Lojistik merkez sayısının ~100% artırılarak 26’ya çıkması

 

Planlarımızı yüzyıllık olarak modellememiz gerekir. 2100 yılında Dünya ticaret hacminin 150 milyar tona çıkacağı öngörülüyor ve sadece Dünya ticaretini değil, gezegenler arası ticaret hakkında değerlendirme yapmaya başlamalıyız. Ulaştırma paydaşları olarak planımızı oluşturup Kızıl Elma hedefimizi belirlemek için doğru nokta burası.

 

Demiryolu Sektöründe Liderliğe Doğru 

Sektörde tecrübeli, dinamik ve “mutfaktan, sahadan gelen” uzmanlardan yararlanarak, yerel, bölgesel ve küresel rekabette fark yaratabiliriz. Stratejik planlama, teknoloji geliştirme, iş geliştirme modelleri ve uluslararası iş birlikleri ile olumlu sonuçlara beklenenden daha kısa zamanda ulaşarak, Türk demiryolu sektörünü küresel bir lider haline getirebiliriz. Bunun için, katma değeri olan yerlileştirmeyi artırarak, katma değeri yüksek ürünler tasarlamak ve üretim potansiyelimizi daha fazla ön plana çıkarmak büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, dijitalleşme, inovasyon, Ar-Ge ve Ür-Ge ’ye yatırım yaparak, sektördeki rekabet gücümüzü artırmalı ve küresel pazarda nihai hedefimiz, Kızıl Elma, sürdürülebilir liderlik olmalıdır.

Selam ve Saygılarımla

Yiğit Belin

Raylı Sistem ve Elektrikli Araçlar Toplu Ulaşım, Yigitbelin.com

İlgili konular hakkında iletişim için e-mail : yigit@yigitbelin.com

 

 

Not: Kullanılan bilgilerin kaynağı kamuya açık, resmi yayınlar, rapor ve çalışmalardır.

Ayrıca yazarın kendi oluşturduğu raporlar ve kendi değerlendirmeleridir.

Yayınlama: 12.03.2025
Düzenleme: 12.03.2025 11:08
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.