Yurtdışı İhalelerde Kapımızdaki Tehlike, Fırsatlar ve Milli Yatırım Çalışması

Yiğit Belin’in “Yurtdışı İhalelerde Kapımızdaki Tehlike, Fırsatlar ve Milli Yatırım Çalışması ” başlıklı makalesi

İstanbul Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden 2003 yılında mezun olan Yiğit Belin, 2009’da İspanya’da UM’de MBA eğitimini tamamlamış ve 2011’de PMP eğitimi almıştır. Kariyerine uluslararası satış ve dış ticaret pozisyonlarında başlayan Belin, 2008 yılında CAF’ta İstanbul Metro Projesi’nin (M4) Proje Yöneticisi olarak raylı sistem sektörüne adım atmıştır. 2013-2024 yılları arasında Bozankaya’da satış, iş geliştirme, sözleşme yönetimi ve kurumsal iletişim gibi alanlarda liderlik yapan Belin, sürdürülebilir ulaşım projelerinde uzmanlaşmıştır. 2024’te Alstom’da Ticari Direktör olarak görev almış, 2025’te ise kendi girişimi RedApple’ı kurmuştur. Belin, ARUS Başkan Yardımcılığı, URAYSİM Yönetim Kurulu Üyeliği ve DEİK İş Konseyi Başkan Yardımcılığı gibi önemli pozisyonlarda bulunmuş; İngilizce ve İspanyolca bilmektedir. İş dışında dalış, yüzme, basketbol ve fotoğrafçılıkla ilgilenmektedir. Evli olan Yiğit Belin, ulaşım sektöründe yenilikçi projelere liderlik etmeye devam etmektedir.

Türkler için AB ihalelerinde artık eşitlik yok!

2024 yılında Hırvatistan’da yapılan bir kamu ihalesinde, başarılı bir Türk Firması da teklif veriyor. Fakat idare tarafından AB Adalet divanına başvuru yapılıyor. Maalesef çıkan karar ile, AB ihalelerinde, Türk firmaları ve 2014/25 direktifine uymayan ülkelerin firmaları, AB ihale mevzuatı avantajlarından yararlanamayacak. Yani eşit rekabet artık olmayacak.

 

AB Kamu alımları Direktifi 2014/25’e göre, kamu alımlarında AB ile karşılıklı anlaşması olmayan ülkenin firmaları, ilgili mevzuattan yararlanamıyordu ve artık en yüksek karar mercilerinde aleyhte olarak, bağlayıcı ve emsal kararlar çıkıyor.

2025’te 2 Trilyon 171 Milyar Euro olması öngörülen AB kamu ihalelerinde, bu durum kalemizde 1.dakika gol yemek gibi!

Buna benzer örnekleri, Covid-19 salgını öncesi, AB ihalelerinde yeterlilik şartı olarak da gördük. Dünya Ticaret Örgütü’nün GPA sözleşmesine taraf olma şartı çıktı ve tesadüfe bakın ki ilgili sözleşmede Türkiye gözlemci ülke. Bu olumsuzluğu özellikle doğu Avrupa ülkelerinin ihalelerinde yaşadık ve birçok ihaleyi bu şekilde kaybettik. Kaynaklarımız ölçüsünde konuyu mahkemelere taşıdık. Çözüm yolunu bulduk ama ülkenin birikimi, zamanı ve parası su gibi aktı.

Daha Bitmedi, AB FSR Yürürlükte

2023’te yürürlüğe giren AB Yabancı Sübvansiyonlar Yönetmeliği ile devlet yardımı alan firmaların ihalelere girmesi, teklif verdiği ihalelerden elenmesi ve hatta imzalamış olduğu sözleşmeler geçersiz olma durumu ortaya çıktı.

AB komisyonu, 2024 yılında Devlet iltisaklı uzak doğulu bir firmanın teklif verdiği Bulgaristan’daki bir ihale için soruşturma açtı ve ilgili firma kazanma ihtimali çok yüksek olduğu ihaleden > 600 milyon Euroluk teklifini geri çekti.

Her ne kadar ticari rekabet, savaş olmasa da teşbihte hata olmaz; Sun Tzu (eski Çinli general ve stratejist), yaklaşık 2500 yıl önce söylediği gibi, “Düşmanı savaşmadan bastırmak becerinin doruk noktasıdır”.

 

AB Adalet Divanı’nın emsal kararı, Türk firmaları için yeni zorluklar yaratmaktadır.

Uluslararası ihale ve kamu alımları mevzuatındaki değişiklikler, rekabet gücümüzü olumsuz etkileyebilir. Ancak, uzmanlık ve tecrübe ile bu zorlukların üstesinden gelmek ve daha önce de başardığımız, farklı ihale teklif modelleri geliştirmek mümkündür. Lakin bu durumda Hükümet ve Devletimiz, mütekabiliyet (karşılıklılık) ilkesi gereği bir şey yapmalı mı?

 

 

Memleketin Raylı Sistem ve Elektrikli Ulaşım Araçları İhtiyacı ~19,1 Milyar Euro

 

milli hızlı tren yurtdışı ihalelerde kapımızdaki tehlikeÜlkemizde 2035 yılına kadar kendi sektörüm olan raylı sistem ve elektrikli ulaşım için ~3 milyar Euroluk yüksek hızlı tren setleri de dahil ~19,1 milyar Euro araç alımı olacak. Bunu yapım ve sinyal kapsamı ile de birleştirirsek bu 40 milyar Euro’ya kadar çıkıyor. (Bu arada güzel bir haber, TCDD Taşımacılık, Türasaş’ tan 14 adet hızlı tren alacak, sözleşme 30.12.2024’te imzalandı).

Tüm çözüm yollarını Devletten beklemek yerine, firmalarımız kapıdaki tehlikeler ve büyük fırsatlar için neler yapıyor, Sun Tzu’ nun taktiğine karşı Hilal veya Ricat taktiği hazır mı?

 

 

40 Milyar Euroluk Yatırımı Nasıl Finanse Edebiliriz?

Devlet yani Halkın iradesi, teknolojik birikim, uzmanlık, tesisler ve etkin girişimler hem kamuda hem özelde mevcut. Aksi halde hızlı trenlerimizi Türasaş ve metro, tramwaylarımızı Bozankaya ve Durmazlar üretemezdi. Sadece son ürünü üreten firmalarımız değil, Arus, RSC ve Rayder ve benzeri pek çok birliğimizin üyeleri A-Z’ye tasarım , üretim, test devreye alma ve bakım garanti hizmetleri veriyorlar. Vatan sathında bütün raylı sistem işletmecilerin kurduğu Türsid var.  

Daha önce münferit olarak geliştirdiğimiz kazan kazan finansman modelleri ile uzmanlığımızı ve tecrübelerimizi kullanarak 40 milyar Euro’yu memleketimize kazandırmak mümkün. İhracat kredilerini örnek verelim, Bilinen ve bize aktarıldığı şekilde, bütün ECA’ler için, her zaman kredi alınacak ülkenin ürünlerini asgari %50 oranda kullanmak zorunlu mu? Hayır değil! Bunu da başka zaman inceleriz.

 

 

 

 

Milli Yatırımın Ekonomik ve İstihdam için Sonuçları

Ostim Teknik Üniversitesi Rektörü değerli Murat Yülek Hocam ve ekibi, benim de Başkan Yardımcısı olarak katkıda bulunduğum Arus ve sanayimizin önemli liderlerinden değerli Orhan Aydın Başkanımızın, vizyoner yaklaşımları ile yapılmış proje finansman çalışması sonuçları çarpıcı! (“Türkiye’de Raylı Ulaşım Sistemleri Sektörünün Geliştirilmesi İçin Politika Önerileri Ve Finansman Modeli” 2019 ).

Çalışmada, 1 Milyar TL, milli raylı sistem araç üretimi ve taşımacılığına yatırım yapılırsa durum şu şekilde:

 

türk bayrağı  

Yatırım

 

Katma Değer Çıktısı

 

İstihdam Artışı (Kişi)

Ostim Teknik

Üniversitesi & Arus Raporu

 

₺       1.000.000.000

 

₺       7.844.000.000

 

8000

 

 

İlgili çalışmada kullanılan SMH yöntemini günümüze uygulayalım. TCDD Taşımacılık’ın Türasaş ’tan alacağı 14 adet YHT, İBB tarafından İstanbul için projesi yapılan Hızray ve AYGM (UAB) tarafından planlanan Ankara-İstanbul Çok Yüksek Hızlı Tren projeleri milli yatırım ile yapalım. Sonuç Katma Değer Çıktısı 1,2 Trilyon TL ve yaratacağı ek istihdam 1,2 Milyon kişiden fazla.

 

türk bayrağı  

Yatırım

 

Katma Değer Çıktısı

 

İstihdam Artışı (Kişi)

Türasaş-TCDD

Taşımacılık Hızlı Tren Setleri

 

€     453.139.747,20

 

₺     47.341.971.997

 

48.284

 

İstanbul Hızray

 

$ 3.500.000.000,00

 

₺   351.590.876.547

 

358.583

Ankara- İstanbul Çok Yüksek Hızlı Tren  

€  7.500.000.000,00

 

₺   783.565.759.061

 

799.149

Türasaş+Hızray+ ÇYHT  

 

₺ 1.190.342.607.605

 

1.206.016

 

 

AB Emisyon Vergileri, Taşımacılığa Etkileri

 

AB 2026 yılında, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) uygulamasını başlatacak.

İlk aşamada aşağıdaki sektörler var: Demir-Çelik, Alüminyum, Çimento, Gübre, Elektrik ve hidrojen. Ayrıca, deniz taşımacılığı emisyonları da AB Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) kapsamına dahil edildi. Türkiye’mizin AB yönelik deniz taşımacılığı ihracatıyla ilgili olarak, 2023 yılında toplam denizyolu ihracat miktarı 135 milyon 510 bin 681 ton olarak kaydedildi. 2023 yılında toplam ihracatın yaklaşık %87,5’i denizyolu ile gerçekleştirildi. Bu veriler ışığında, Türkiye’nin AB’ye denizyolu ile gerçekleştirdiği ihracat miktarının ETS kapsamında karbon fiyatları, ton başına 80-100 Euro arasında değişmekte. 2026 yılından itibaren kaç Milyon Euro vergi çıkacağını hesaplayabildiniz mi? 

milli hızlı tren 2

Belirtmekte fayda var ,elektrikli deniz ulaşımında, Üsküdar Belediye Başkanımız değerli Sinem Dedetaş’ın İstanbul Şehir Hatları Genel Müdürlüğü görevi esnasında, liderlik yaptığı elektrikli deniz ulaşım araçları projesi memleket için çok önemli bir km taşıdır.

2026 yılı itibariyle, emisyon yükümlülükler kademeli olarak uygulanacak, endüstrilere yönelik ücretsiz izin tahsisatları kaldırılacaktır. Memleketin, 2023 yılında AB’ye yaptığı ihracatta, SKDM kapsamındaki sektörlerin toplam değeri ~ 10 milyar dolardır. Türkiye’nin AB’ye toplam ihracatının yaklaşık %42’si!

Konu lojistik olunca sektörün duayenlerinden Kerem Mağdenli’ye danıştım ve istişare ettik. Emisyon konusu taşımacılık firmalarının operasyonel maliyetlerini ve stratejilerini doğrudan etkileyecek bir konu. Özellikle emisyon değerlerini düşürmek, daha etkin, yakıt ve bakımda tasarruf oluşturacak elektrikli ağır çekicilerin menzil ve şarj süreleri, transit sürelerinde artışa neden olabilir. Ayrıca, Türkiye ve AB’deki mevzuata göre çekici, römork ve yükün toplam ağırlığı 40.000 kg ile sınırlı. Elektrikli çekicilerdeki batarya ağırlığı, taşınabilecek yük miktarını azaltarak kilogram başına düşen taşıma maliyetini artırabilir. Bu da lojistik maliyetlerin yükselmesine ve rekabet gücünün azalmasına neden olabilir.

Bu nedenle batarya maliyetinden ve ağırlığından sakınmak için (faydalı yükün arttırılması) güzergâh boyunca havai hatlarla elektrik beslemesi, indüktif (temassız) şarj veya kaset şeklinde takılıp çıkarılan batarya uygulamamlarının güzergâh üzerinde uygulanması hakkında fizibilite çalışmaları yapılmalı ve değerlendirilmelidir. Çünkü bu durum, “just-in-time” üretim modeliyle çalışan işletmelerde üretim aksamalarına yol açabilir ve fabrikaların stok tutma zorunluluğunu artırabilir. Orta ve uzun vadede raylı sistem taşımacılığı “lokomotif güç” olması için mevzuat, kapasite, kamu işletmeciliği gibi özel işletmecilik için çalışmalar devam etmelidir.

Sözlerimi bitirmeden, Milli Sanayinin gelişmesinde katkısı büyük olan, Arus’un Onursal Başkanı, değerli hocamız merhum Sedat Çelikdoğan ‘ı da saygıyla yad ediyorum.

Selam ve Saygılarımla Yiğit Belin

Raylı Sistem ve Elektrikli Araçlar Toplu Ulaşım, Yigitbelin.com

Yiğit Belin’in biyografisi için tıklayın

Not: Kullanılan bilgilerin kaynağı resmi yayınlar, rapor ve çalışmalardır. Ayrıca yazarın kendi raporları ve kendi değerlendirmeleridir.

 

Yayınlama: 06.01.2025
Düzenleme: 07.01.2025 18:20
243
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.