Tarımsal kuraklık riski artıyor. Önlem alınmadığı takdirde, gelecek yıllarda susuzluk ve temel gıda maddelerinin eksikliğinden, kuraklık ve artan fiyatlardan, bugünkünden daha sık ve çaresizlikle bahsedeceğiz.
Dünya’da, küresel iklim değişikliğinin büyük problem olmaya devam ettiğine dikkat çeken Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, her geçen gün, su ve gıda yetersizliğinin tehdit boyutunun artmakta olduğunu vurguladı.
Tarımsal kuraklık riskinin ciddi boyutta artmakta olduğunu anlatan Mehmet Reis, “Toprağın korunması, üretiminin teşvik edilmesi, suların temiz ve doğru kullanılması için uzun vadeli düşünmek gerekiyor. Önlem alınmadığı takdirde, gelecek yıllarda susuzluk ve temel gıda maddelerinin eksikliğinden, kuraklık ve artan fiyatlardan; bugünkünden daha sık ve çaresizlikle bahsedeceğiz. En azından kişisel olarak, bir damla suyun, bir dilim ekmeğin kıymetini bilelim” dedi.
Çiftçi; ürün alamama riski ile karşı karşıya kalmamak için Mart ve Nisan ayında yağmur bekliyor
Dünya’da gıda kaynakları yetersizliğine uzun zamandır neden olan kuraklığın; son aylarda Türkiye’yi de etkisi altına almakta olduğuna değinen Mehmet Reis, şunları söyledi:
“Ülkemiz genelinde, yağışların mevsim normallerinin altında, sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi üreticilerimizi endişelendiriyor. Türkiye’nin buğday, arpa ve kırmızı mercimek ihtiyacının önemli bir bölümünü karşılayan Güney Doğu Anadolu bölgesinde Ekim, Kasım ve Aralık aylarında ekim yapıldı. Ülkemizin tahıl ambarı olarak bilinen İç Anadolu bölgesinde de aynı dönemde buğday ekimi yapıldı. Her iki üretim bölgesinde, Ocak ve Şubat ayı başındaki yağışlarla durumun iyiye gittiği düşünülse de, mahsulün alınabilmesi için Mart ve Nisan aylarında da yağmurun yağması gerekiyor. Her ne kadar çimlenme dönemi iyi geçse de, kuruma ve çürüme riski ile kalite problemi yaşanmaması ve verim kaybı olmaması için beklenen yağmurun yağmasını, çiftçiler umutla ve heyecanla bekliyor. Mayıs ayında çeltik, fasulye ve nohut ekimi yapılacak bölgelerdeki üreticilerde; ürün ekememe riski ile karşı karşıya kalmamak için merakla Nisan yağmurunu bekliyor. Buğdayda, Türkiye’nin iç tüketim rakamı yaklaşık 19 milyon tondur. Buğday, ülkemiz için stratejik bir üründür. Güney Doğu ve İç Anadolu bölgesinin en önemli gelir kaynaklarından biridir. Hasat edilen ürün, iç tüketime yetmez ise, ithalatın gündeme gelmesi ve bu olumsuzluklar karışında fiyatların artışı kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımıza çıkabilir. Oluşabilecek olumsuzluklara karşı; üretim rakamlarının netleştirilmesi, stok yönetiminin gerçekleştirilebilmesi ve zamanında müdahale ile daha iyi netice alınabilecektir” şeklinde konuştu.
Artan nüfusun sağlıklı ve güvenle beslenmesi için tarımsal üretime ve çiftçilere ihtiyaç var
Dünya nüfusunun yaklaşık 1 milyarının açlıkla karşı karşıya olduğunu, dünya nüfusunun hızla arttığını ve 50 yıl sonra dünya nüfusunun %25 artacağının tahmin edildiğini hatırlatan Mehmet Reis, konuşmasına şöyle devam etti:
“Nüfus artışına paralel olarak, ivedilikle üretimin artmasına yönelik programlar geliştirilip, hayata geçirilmesi gerekiyor. Üretim için toprak, su ve insana ihtiyaç vardır. Oysa, dünyada tarım yapılacak araziler, giderek azalıyor. Tarım alanları, amaç dışında kullanılıyor veya erozyonla verimli topraklar denizlere gidiyor. Kimyasal ilaçlama ve yanlış sulama ile toprak verimsizleşiyor. Yerüstü ve yeraltı sularının kirlenmesinin önüne geçilemiyor. İnsanlar, toprakla uğraşmayı daha riskli ve zahmetli buldukları için çiftçilik yapmak istemiyor. Son yıllarda, tarım sektöründe yaşanan tarımsal kuraklığın üretimdeki riski arttırması ile beraber, özellikle genç nüfus da gün geçtikçe getirisi daha çok ve ayrıca daha az emek isteyen işlere yöneliyor. Nitekim bu arada; nüfus yoğunluğu fazla su kaynakları az olan bazı ülkeler de, başka ülkelerden tarım arazileri satın alabiliyor. Daha az suya ihtiyaç duyan ve kuraklığa dayanıklı tohum çeşitleri tercih edilebiliyor. Özetle, her ülkenin kendi halkını besleyecek kadar gıda üretimini yapması lazımdır. Her platformda söylediğim cümlenin bir kez daha altını çizmek isterim ki, en azından kişisel olarak, bir damla suyun, bir dilim ekmeğin kıymetini bilelim” diyerek sözlerini tamamladı.