11. kez düzenlenen Eurasia Rail Uluslararası Demiryolu, Hafif Raylı Sistemler, Altyapı ve Lojistik Fuarı, 18-20 Haziran 2025 tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi’nde demiryolu sektörünün önde gelen isimlerini ağırlıyor. İlk gün, “Stratejik Koridorlar ve Yerel- Küresel Ortaklıklar” teması ile bir dizi oturum gerçekleştirildi.
Eurasia Rail Fuarı bugün kapılarını açtı. 11. kez düzenlenen Eurasia Rail Uluslararası Demiryolu, Hafif Raylı Sistemler, Altyapı ve Lojistik Fuarı, 18-20 Haziran 2025 tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi’nde demiryolu sektörünün önde gelen isimlerini ağırlıyor. İlk gün, “Stratejik Koridorlar ve Yerel- Küresel Ortaklıklar” teması ile bir dizi oturum gerçekleştirildi. Günün ilk oturumu ” Geleceğin Ulaşım Haritası:Vizyon, Finansman ve Bölgesel İş Birliği” başlığı ile İstanbul Medipol Üniversitesi İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Kerem Alkim’in moderatörlüğünde İslam Kalkınma Bankası, Ekonomik ve Sosyal Altyapı Bölümü Kıdemli Ulaştırma Uzmanı Saeed Mohamed ve T.C. Ulaştırma ve Alt yapı Bakanlığı Altyapı Yatırımları Genel Müdürü Dr. Yalçın Eyigün’ün katılımı ile gerçekleştirildi.
Küresel ticaretin büyüme projeksiyonları ve Türkiye’nin jeostratejik öneminin ele alındığı oturumda Prof. Kerem Alkim, demiryollarının 21. yüzyıldaki vazgeçilmez konumunu vurguladı.
Alkim, günümüz itibarıyla 25 trilyon dolarlık bir hacme ulaşan dünya ticaretinin 2040 yılına kadar 36 ila 40 trilyon dolar arasında bir seviyeye ulaşmasının beklendiğini ifade ederek bu büyümenin, milyarlarca metrik tonluk yük taşımacılığına ihtiyaç doğuracağına dikkat çekti.
Geleneksel lojistik koridorlarının bu yükü kaldıramayacağına işaret eden Alkim, Türkiye’nin demiryolu projeleriyle yeni kuşak taşımacılık ağlarını geliştirmeye hazırlandığını belirterek Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları başta olmak üzere birçok paydaşın bu sürece öncülük edeceğini vurguladı.
İslam Kalkınma Bankası, Ekonomik ve Sosyal Altyapı Bölümü Kıdemli Ulaştırma Uzmanı Saeed Mohamed mega altyapı projelerinin finansmanında kalkınma bankalarının üstleneceği role dikkat çekti. Bu projelerin sürdürülebilirlik, çevresel duyarlılık ve yönetişim ilkelerine uygun olarak geliştirildiğini belirtti.
Mohamed, küresel ulaştırma altyapısı, yatırım stratejileri ve çok taraflı finansman konularına dair çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
Mohamed konuşmasında demiryolu ve ulaşım projelerinin, ülkeler arası entegrasyon açısından kritik rol oynadığını vurgulayarak, bankanın bu yönde çok sayıda projeye finansman sağladığını belirtti. Özellikle bireysel ülke yatırımlarının yanında, ortak finansman ve kamu-özel sektör iş birliklerinin (PPP) önemine dikkat çekti.
Mohamed “İslam Kalkınma Bankası olarak, başta Türkiye olmak üzere Kazakistan, Azerbaycan, Kırgızistan gibi bölge ülkelerinde demiryolu projelerine ciddi kaynaklar sağladık. Türkiye’de dört büyük demiryolu projesini finanse ettik. Bunlardan biri olan Ankara-Konya Hızlı Tren Hattı’nın tamamlanma raporunu şahsen hazırladım ve hatta hattı test ettim,” dedi.
Muhammed, kalkınma projelerinde Dünya Bankası, AIIB, Arap Koordinasyon Grubu gibi kurumlarla ortaklıklar kurduklarını, bu tür iş birliklerinin özellikle büyük ölçekli altyapı projelerinde vazgeçilmez hale geldiğini ifade etti.
Ayrıca Bankanın “hub” sistemine geçerek, proje uygulama süreçlerini merkezden alıp bölgesel merkezlere taşıdıklarını ve bu sayede yerel ihtiyaçlara daha hızlı yanıt verdiklerini belirtti.
Muhammed’in konuşmasında öne çıkan bir diğer önemli başlık ise çevresel sürdürülebilirlik ve karbon emisyonlarının azaltılması oldu. Projelerde Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SDG) ile uyumlu çözümler üretildiğini ve düşük karbonlu ulaşımın bankanın ana öncelikleri arasında olduğunu vurguladı.
Muhammed, ulaştırma projelerinde kadınların güvenliği ve sosyal katılımının artık vazgeçilmez bir kriter haline geldiğini ve bu tür sosyal etkilerin projelerde öncelikli olarak değerlendirildiğini belirterek, İslam Kalkınma Bankası’nın sadece projelere finansman sağlamadığını, aynı zamanda ülkelerin proje geliştirme kapasitelerini artırmak için eğitim ve teknik destek programları düzenlediğini de sözlerine ekledi.
Alt yapı Bakanlığı Altyapı Yatırımları Genel Müdürü Dr. Yalçın Eyigün ise, İstanbul Boğazı’ndaki yoğun gemi trafiği ve yaşanan riskler üzerinden Kanal İstanbul’un gerekliliğine dikkat çekti. Büyük bir geminin vapurla çarpışma ihtimalinin bile milyonların güvenliğini tehdit ettiğine işaret ederek, Kanal İstanbul’un sadece bir lojistik proje değil, insan güvenliği ve çevre koruma projesi olduğunu vurguladı.
Tarihsel olarak Osmanlı’dan günümüze demiryolunun önemi anlatıldı. Abdülaziz ve Abdülhamid dönemindeki demiryolu atılımları, Atatürk’ün “demir ağlarla ördük yurdu dört baştan” vizyonu hatırlatıldı. 2000’li yıllardan itibaren yeniden ivme kazanan demiryolu yatırımlarının, 2053 Lojistik Master Planı ile somut adımlara dönüştüğü ifade edildi.
Eyigün , devam eden ve planlanan projeleri şu şekilde sıraladı:
Eyigün, Haydarpaşa Garı’nın restorasyonu ve yeniden demiryolu ağına kazandırılması konusunda yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verdi. Arkeolojik kazılar nedeniyle sürenin uzadığı, fakat çıkan eserlerle İstanbul’un 8500 yıllık tarihine ışık tutulduğuna dikkat çekti.
Dünya Bankası, İslam Kalkınma Bankası, Asya Altyapı Yatırım Bankası gibi kuruluşlarla yapılan iş birliğinin klasik kredi ilişkisinden çok öteye geçtiği vurgulandı. Finansörlük yerine partnerlik anlayışı ile çevresel, sosyal ve ekonomik etki analizlerinin ortak yürütüldüğü belirtildi.
“Bir projeyi sadece inşa etmiyoruz, yeraltı suyu, kuş göçleri, sosyal etki gibi tüm yönleriyle değerlendiriyoruz. Bu bir mühendislik değil, bütüncül bir kalkınma yaklaşımıdır.” denildi.
Son olarak, demiryollarına ayrılan bütçenin 2025 yılı itibarıyla ulaştırma bütçesi içinde %55’e çıkarılacağı, yolcu taşımacılığında yıllık 270 milyon hedeflendiği, yenilenebilir enerji payının %35’i aşacağı vurgulandı.