UND Yönetim Kurulu içerisinde Başkan Yardımcılığı görevimde bulunduğum süreçte
yaşanılmış olan ve Başkan Çetin Nuhoğlu Bey tarafından farklı şekilde anlatılarak hakkımda
yapılan “Kişisel menfaatleri doğrultusunda işler yaptılar” şeklindeki ithamlara, sektörden ve
basından arayıp “Neden istifa etmedin veya ettin mi? Sorun nedir?” şeklindeki sorular
karşısında bu açıklamayı yapmaya ihtiyaç duydum.
2019 yılı Mart ayında yaşanılan NCTS otomatik teminat hesaplama sistemi uygulamasının
Bakanlık tarafından uygulamaya başlatılması birlikte düzenlenen T1’lerin teminat yetersizliği
nedeni ile kapatılamaması sonucu sektörümüzün yüzlerce aracı çıkış yapamamış,
gümrüklerde ya da kendi parklarında hareketsiz günlerce beklemek durumunda kalmıştır.
Bu durum üzerine tarafıma sektörden sürekli telefonlar gelmiş olup sürecin kaldırılması ya da
ötelenmesi üzerine talepler olmuştur. Aynı telefonlar ikinci Başkanımız Şerafettin Bey’e de
gelmiştir. Kendisiyle yapmış olduğumuz görüşmelerde; sektörün önünü açmak, en azından
firmalarımızın süreç doğrultusunda pozisyonlarını alması için zaman kazandırmak anlamında
Bakanlıkla görüşmeler yapmak hususunda mutabık kalarak, Bakanlık kanadıyla her ikimiz de
görüşmelere başladık. Yaşanan sorunları Şerafettin Bey, Çetin Bey ile yaptığı görüşmelerde
kendisine de aktardığını bildirmiştir. Ben de, Bakanlık tarafıyla yapmış olduğum görüşmeleri
ve sonuçlarını Şerafettin Bey, İcra Kurulu Başkanı ve Yardımcısı ile zamanlı olarak paylaştım.
Akabinde uygulamanın iki ay ötelenmesine karar verildi. Ancak ertesi günü Bakanlık’tan
gelen telefonda Derneğimizden yazı gittiğini, ancak içerisinde uygulamanın kaldırılması veya
ötelenmesine yönelik bir ifadenin olmadığını bildirdiler. Bunun üzerine Dernek İcra Kurulu
üyesi Elif Hanım ile yapmış olduğum görüşmede kendisine; gelişmeleri sürekli paylaştığımı,
uygulamanın ötelenmesine karar verildiğini, dernekten bir yazı beklememelerine rağmen
yazı gönderiyorsak neden ötelenmeyi yazmadığımızı sordum. Kendisi de yazıyı TOBBUND’den
Mehmet Bey’in kaleme aldığını bildirdi. Daha sonra İcra Kurulu Başkanı beni arayarak, bir
önce gönderilen yazıya ötelemeyi de ilave edip yeni bir yazı gönderebileceğimizi bildirmiştir.
Yazının taslağını hazırlayıp bana gönderdi. Ben de kontrol ettikten sonra kendisine “olur”
verdim.
Takip eden günlerde İcra Kurulu’na baskı yaparak, bu yazıyı gönderttiğim hususunda tarafıma
değerlendirme talebi adı altında (Savunma) mektup geldi. Sayın Başkan’a, e-mail yoluyla;
“Yanlış bir anlaşılma olduğunu, yönetim kurulunda süreci anlatmak istediğimi” bildirdim.
Kendisi yazılı cevap vermem hususunda dönüş yapmıştır. Bunun üzerine yazılı cevap vererek,
derneğimizin ilgili kurullarında bu süreci sözlü olarak da anlatmak istediğimi belirttim.
Akabinde Çetin Bey Yönetim Kurulu Başkanımız Ahmet Bey’i arayarak istifamı istemiş.
Ahmet Bey de “Yapılan işin doğru olduğunu, mağdur olan sektöre nefes aldırdığını, aslında
bu uygulamaya tamamen itiraz edilmesi gerektiğini, zira nakliyecilerin T1 maliyetlerini
artırmaktan başka bir amaca hizmet etmeyeceğini” bildirip, benim seçilmiş bir birey
olduğumu, kendisinin bana istifa hususunda bir telkinde bulunamayacağını “şayet istifa
etmesini istiyorsanız siz kendisine söyleyin” dediğini benimle paylaşmıştır. Bu süreç
sonrasında başkan benimle hiç görüşmemiş, tarafımdan direkt istifam istenmemiş ve şifahi
bir defa dahi dinlememiştir. Aslında ilk tepkilerden sonra istifa etmeye karar vermiştik. Zira
sektör adına olumlu aksiyonlar alınmasına rağmen takdir beklerken gelen tepkiye anlam
verememiştik. Ancak başkan tarafından istifam istendiği dolaylı olarak bana gelince istifa
etmekten vazgeçtim.
Değerli meslektaşlarımıza şunu sormak isterim: Baskı yaparak yazı yazdırmakla suçlanıyorum.
Kabul edelim ki baskı yaptım. Bir gün önce gönderilen yazıya ilave edilen madde teminat
yetersizliğinden dolayı ihracat araçlarının çıkış yapamaması nedeniyle uygulamanın iki ay
ötelenmesi talebi ilave edilmiştir. Uygulamanın ötelenmesinin “Sektör adına nasıl bir
olumsuzluğu vardır” takdirlerinize bırakıyorum. Bu arada iki ay öteleme yazısı Bakanlığa
gitmeden, uygulamanın iki ay ötelendiği yazısı çıkmıştır. Uzatma yazısı çıkmadan bir gün önce
EKOL Lojistik olarak bekleyen bir tane aracımız kalmamıştır. Zira bizim YYS belgemiz ve yurt
içi/yurt dışında kullanılacak kendi teminatlarımız vardır. Burada kendi menfaatimiz için nasıl
hareket ettiğimizi anlamakta zorlanıyorum. Firma olarak her türlü yetki belgemiz mevcut
olup diğer meslektaşlarımızın da örneğin YYS belgesi alması için UND olarak yapmış
olduğumuz toplantılarda bütün ekibimi götürerek isteyen arkadaşlara bilabedel destek
vereceğimizi belirtmişimdir. Bizden destek alarak belgeyi alan firmalar vardır. Onlar arzu
ederlerse kendileri firma isimlerini açıklayabilirler. Bizim kurum olarak bireysel menfaat değil
kolektif menfaatten yana duruşumuz olmuştur. Aksi olsa neden destek verelim.
Gelişen bu süreç paralelinde Sayın Başkan kendi talebi olmadan işlemler yapıldı görüşüyle,
İcra Kurulu Başkanı arkadaşın savunması ile birlikte istifasını istemiştir.
Kurumsal yapıdan bahsedildiği yerde, derneğimizin asıl amaçlarından olan “Dernek
üyelerinin menfaatleri doğrultusunda hareket ederek, maliyetlerini azaltacak çalışmalarda
bulunarak üyelerinin rekabet güçlerini artırmak” konusu yerine “UND gelirlerini artırmak“
şekliyle hareket etmenin ne kadar doğru olacağı tartışılacak bir konudur. TOBBUND’nin
gelirlerini artırmak için nakliyecinin üstüne basarak maliyetlerini artırmak, STK’nın kuruluş
amacının ruhuna terstir. Zira, STK’lar ticari kuruluşlar değildir. Kuracağı iştiraklerle düşük
maliyetlerle hizmet verip sürümden kazanarak kendi yaşamını aynı zamanda temsil ettiği
kitlenin hayatını kolaylaştırarak sürdürülebilir kılmaktır.
Ayrıca İcra Kurulu Başkanı’nın savunmasında bahsettiği, bu yazının yazılarak Bakanlıktan
istediğimiz 2 ay ertelenme talebimiz öncesi ikinci başkanımız Şerafettin Aras ve Başkan
yardımcımız Cavit Değirmenci beylerle görüşmem sonucunda kendilerinden “Sektörün
teminatlar ile ilgili büyük sorunlar yaşadığı, 303 sayılı yazının ve yazı içeriğinin doğru ve tüm
sektörün menfaatlerini koruyacak şekilde UND olarak hareket edildiği” şeklinde aldığım sözlü
bildirim karşısında yazıyı hazırladık. Tırsan yetkililerince tarafına verilen değerlendirme
toplantısı esnasında verilen arada yazının kendisine Çetin Bey kaşe imzalı olarak geldiğini
söylemesine karşın “Kimsenin haberi olmadan yapılmıştır” denilmesi ve ikinci Başkan ve
Başkan Yardımcısı’nın sektör firmalarının maliyetlerinin azaltılması amaçlı bir kararının bile
sorgulanması, kabul edilmemesi nasıl bir kurumsal yönetim ve demokrat anlayışla
açıklanabilir.
Söz konusu sürece ilişkin, e-mail yazışmaları, tarafımca verilen savunma ve İcra Kurulu
Başkanı’nın savunma belgelerini değerli üyelerimiz dernekten talep edebilirler. Tedarik
edemezlerse hepsi bende mevcut olup paylaşabileceğimi bildirmek isterim.
Saygılarımla,
Cavit Değirmenci
UND Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı