Türkiye ekonomisinin nabzını tutan en önemli göstergelerden biri olan Tüketici Güven Endeksi (TGE), Eylül 2025 sonuçlarıyla bir kez daha toplumun ruh halini ve ekonomik algısını gözler önüne serdi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) iş birliğiyle yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarına göre, ağustos ayında 84,3 olan endeks Eylül ayında %0,4 düşüşle 83,9 seviyesine geriledi. Bu rakam, tüketicilerin mevcut duruma dair kötümser algısının sürdüğünü, fakat bazı kalemlerde geleceğe dönük umut ışıklarının da canlı kaldığını gösteriyor.
Endeksin alt kırılımları incelendiğinde, özellikle hane halklarının mevcut maddi duruma ilişkin algılarında belirgin bir bozulma olduğu görülüyor. Ağustos ayında 70,0 seviyesinde ölçülen bu alt endeks, Eylül’de 67,8’e düşerek %3,2 oranında geriledi. Bu durum, vatandaşların cüzdanlarına yansıyan baskının giderek arttığını ve gelir-gider dengesinde daha fazla zorlandıklarını ortaya koyuyor.
Özellikle son aylarda fiyatlardaki dalgalanmalar, kredi maliyetlerinin yükselmesi ve hane gelirlerinin artan enflasyon karşısında erimesi, tüketicilerin mevcut koşulları daha olumsuz değerlendirmelerine neden olmuş görünüyor. Bu tablo, günlük hayatta market alışverişinden faturaların ödenmesine kadar birçok kalemde sıkışmış bir tüketici profili çiziyor.
Mevcut durumdaki karamsarlığa karşın, gelecek 12 ayda hane maddi durum beklentisi endeksi %0,2 artışla 84,0’a yükseldi. Bu küçük artış, tüketicilerin içinde bulundukları şartlardan hoşnut olmasalar bile ilerleyen dönemde iyileşme ihtimaline dair sınırlı da olsa bir umut beslediklerini gösteriyor.
Bu beklentinin kaynağı olarak, enflasyonda kademeli düşüş beklentileri, hükümetin ekonomik programları ya da küresel ekonomideki toparlanma sinyalleri değerlendirilebilir. Ancak artışın sınırlı kalması, umutların güçlü bir iyimserliğe dönüşmediğini, daha çok ihtiyatlı bir temenniden ibaret olduğunu ortaya koyuyor.
Alt endekslerden bir diğeri olan gelecek 12 ayda genel ekonomik durum beklentisi, Ağustos’ta 78,4 seviyesinden 78,0’a geriledi. Bu %0,5’lik düşüş, toplumun genel ekonomi politikalarına ve piyasalardaki gelişmelere karşı temkinli olduğunu gösteriyor. Vatandaşların büyük çoğunluğu, ekonomide köklü bir iyileşmenin kısa vadede kolay olmayacağı düşüncesini koruyor.
Burada dikkat çeken husus, toplumun bireysel düzeyde gelecek için umutlu olmakla birlikte, makroekonomik gidişata dair kaygılarının ağır basmasıdır. Bu ikili duygu, toplumun ruh halinin kararsızlık içinde şekillendiğini, bireysel hayatta “yarın daha iyi olabilir” düşüncesine karşın genel ekonomi politikalarında güven eksikliğinin sürdüğünü ortaya koyuyor.
Tüketici güveninin önemli göstergelerinden biri olan dayanıklı tüketim mallarına harcama yapma düşüncesi ise Eylül ayında %0,9 artarak 105,7 seviyesine ulaştı. Bu değer, 100’ün üzerinde olduğu için tüketici davranışında görece iyimserliğe işaret ediyor.
Özellikle beyaz eşya, mobilya ve elektronik gibi yüksek maliyetli ürünlere yönelik talebin öne çekilmesi, vatandaşların “ileride fiyatlar daha da artabilir” kaygısıyla bugünden alışverişe yöneldiğini düşündürüyor. Yani burada iyimserlikten çok, belirsizlikten kaynaklı “erken tüketim” refleksi etkili olmuş olabilir.
Hatırlatmak gerekirse, tüketici güven endeksi 0 ile 200 arasında değer alıyor.
100’ün üzerindeki değerler tüketicilerin ekonomiye dair iyimserliğini,
100’ün altındaki değerler ise kötümserliği ifade ediyor.
Eylül 2025’te ölçülen 83,9’luk değer, kötümserliğin halen baskın olduğunu, ancak bu kötümserliğin derinleşmediğini ortaya koyuyor. Özellikle dayanıklı mal harcamalarındaki artış, tüketicilerin tam anlamıyla güven duymasa da “hareketsiz kalmama” eğiliminde olduklarını gösteriyor.
Eylül 2025 verileri, Türk tüketicisinin ruh halini çarpıcı bir biçimde yansıtıyor:
Günlük hayat pahalı ve zorlayıcı: Maddi durum algısı kötüleşiyor.
Uzak geleceğe dair kırılgan da olsa umut korunuyor: Hane beklentileri sınırlı da olsa artıyor.
Genel ekonomiye güven eksikliği devam ediyor: Tedirginlik ağır basıyor.
Harcama davranışında hareketlilik var: Dayanıklı mallara yönelim gözleniyor.
Kısacası tüketiciler, bugün zorlanıyor ama yarına dair küçük bir umut taşıyor; ekonomiye ise mesafeli ve temkinli yaklaşıyor. Bu tablo hem siyaset yapıcılar hem de piyasa aktörleri için dikkatle okunması gereken bir mesaj niteliğinde. Çünkü tüketicinin ruh hali, ekonomideki güven ortamının en temel belirleyicilerinden biridir.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
Zaferozcivan59@gmail.com