18-20 Haziran tarihlerinde gerçekleştirilen Eurasia Rail Fuarının ilk gününde “Sürdürülebilir Koridorlar için Türkiye’nin Taşımacılık Rolü ve Konumunun Önemi” başlıklı oturumda kamu ve özel sektör yetkilileri bir araya geldi.
18-20 Haziran tarihlerinde gerçekleştirilen Eurasia Rail Fuarının ilk gününde “Sürdürülebilir Koridorlar için Türkiye’nin Taşımacılık Rolü ve Konumunun Önemi” başlıklı oturumda kamu ve özel sektör yetkilileri bir araya geldi.
Maltepe Üniversitesi Öğretim Üyesi ve LODER Başkanı Prof. Dr. Mehmet Tanyaş’ın moderatörlüğünü gerçekleştirdiği oturumda TCDD Taşımacılık AŞ Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Başkanı Ufuk Yalçın, T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Ulaştırma Hizmetleri Düzenleme Genel Müdürü Murat Baştor ve TurkRail Demiryolu Taşımacılık A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Habip Şen yer aldı.
TCDD Taşımacılık AŞ Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Başkanı Ufuk Yalçın, Türkiye’nin demiryolu taşımacılığında sürdürülebilirlik, entegrasyon ve teknoloji ekseninde attığı adımları anlattı.
Ufuk Yalçın, sektöre yön veren konuşmasında demiryolu taşımacılığının küresel ticaretteki artan önemi ve Türkiye’nin bu alandaki stratejik vizyonunu değerlendirdi.
Yalçın konuşmasında, “1990’da 3 trilyon dolar olan küresel ticaret hacmi bugün 33 trilyon dolara ulaştı. 2050’ye kadar taşınan yük miktarının 95 milyar tonu aşması bekleniyor. Bu artış, çevreci ve entegre taşımacılık sistemlerini zorunlu hale getiriyor. Demiryolu, bu noktada en verimli çözüm” dedi.
Yalçın, Türkiye’nin coğrafi avantajını lojistik güce dönüştürme hedefiyle demiryollarına 20 yılda 60 milyar dolar yatırım yapıldığını vurguladı. Bugün 2.250 km’ye ulaşan hızlı tren hatlarının yanı sıra, 14.000 km’lik toplam demiryolu ağıyla Türkiye’nin yük taşıma kapasitesinin 33 milyon tona çıktığını belirtti. 13 lojistik merkez faaliyette; 20’den fazla organize sanayi bölgesi demiryoluyla entegre taşımaya geçiş yaptı.
Konuşmasında Bakü-Tiflis-Kars hattı, Marmaray bağlantısı ve Bandırma-Tekirdağ tren ferisi gibi projelere dikkat çeken Yalçın, Türkiye’nin Çin ile Avrupa’yı bağlayan Orta Koridor üzerindeki kilit rolünü şu sözlerle özetledi:
“Orta Koridor üzerinden 10-15 gün süren taşıma, hem zaman hem maliyet avantajı sunuyor. Yılda 1.500 blok tren hedefliyoruz. Bu vizyon, Türkiye’yi transit ülke olmaktan çıkarıp, yük yöneten ve değer üreten bir lojistik üs haline getirecek.”
Filo modernizasyonuna da değinen Yalçın, elektrikli tren setleri ve lokomotiflerin teslimatlarının başladığını, mevcut dizel lokomotiflerin hidrojenle çalışabilir hale getirilmesi için fizibilite çalışmalarının sürdüğünü belirtti.
“Ortalama yaşı 50 olan dizel lokomotiflerimizi gençleştiriyoruz. 90 yeni elektrikli lokomotif yolda. Aynı zamanda hidrojenli dönüşüm için de TÜLOMSAŞ ve iştirak şirketlerimizle çalışıyoruz.”
Yalçın, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
“Taşımacılığı sadece rakamlarla değil, ihracat yükünü Avrupa’ya ulaştıracak rekabetçi çözümlerle değerlendiriyoruz. Milli ve yerli üreticilerle birlikte hareket ederek Türkiye’yi sadece taşıyan değil, lojistik değer üreten bir ülke haline getirmeyi amaçlıyoruz.”
T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Ulaştırma Hizmetleri Düzenleme Genel Müdürü Murat Baştor, yaptığı konuşmada Türkiye’nin uluslararası lojistikteki kritik rolünü, intermodal taşımacılığın önemini ve yeşil lojistik vizyonunu vurguladı.
Baştor, lojistiğin tarihsel ve stratejik önemine değinerek, pandemi süreciyle birlikte sektörün ne kadar hayati olduğunun daha iyi anlaşıldığını ifade etti. “Bugün lojistik başarı, yalnızca teslimat hızıyla değil; karbon ayak izi, verimlilik ve sosyal sorumluluk kriterleriyle de ölçülüyor” dedi.
Yeşil lojistik yaklaşımıyla elektrikli araçlar, geri dönüşümlü ambalajlar, akıllı rota planlaması ve dijitalleşme gibi uygulamaların sektörün hem çevresel hem de ekonomik sürdürülebilirliğine katkı sunduğunu vurgulayan Baştor, afetler ve kriz anlarında lojistiğin sosyal sürdürülebilirlik açısından da kritik bir rol oynadığını belirtti.
Baştor, Türkiye’nin jeopolitik avantajlarına dikkat çekerek, “Üç kıtanın kesişim noktasında yer alan Türkiye, 67 ülkeye 4 saatlik uçuş mesafesinde. 51 trilyon dolarlık ekonomik güce sahip bir coğrafyada doğal bir lojistik köprüsüyüz” dedi. Türkiye’nin, Avrupa-Orta Doğu arasındaki büyüyen e-ticaret ve tedarik zincirlerinde kritik rol üstlendiğini belirtti.
Murat Baştor, Orta Koridor’un zaman ve güvenlik açısından öne çıktığını vurgulayarak şu bilgileri verdi:
“Orta Koridor üzerinden Pekin’den Londra’ya 12.500 km’lik bir hat boyunca 20 günde ulaşmak mümkün. Avrupa ve Asya arasında kara yoluyla en güvenilir güzergah bu koridordur.”
Orta Koridorun öneminin her geçen gün arttığını söyleyen Baştor, bu güzergâh üzerindeki altyapı ve mevzuat farklılıklarının önemli ölçüde giderildiğini, Avrupa tarafında ise Türkiye’nin AB müktesebatına uyumu sayesinde taşımalarda ciddi bir avantaj sağlandığını ifade etti.
Konuşmasında, Türkiye’nin üzerinde çalıştığı iki önemli uluslararası proje olan Kalkınma Yolu ve Zengezur Koridoru hakkında da bilgi veren Baştor, Kalkınma Yolu’nun Basra Körfezi’nden Avrupa’ya kesintisiz taşımacılık sağlayacağını ve bölgeye istikrar getireceğini söyledi.
Zengezur Koridoru’nun ise Bakü-Nahçıvan-Kars hattıyla Orta Koridoru destekleyecek alternatif bir rota olacağını vurgulayan Baştor, bu güzergahların lojistik kapasiteyi artıracağını ifade etti.
Türkiye’nin Orta Koridor üzerindeki rolünü güçlendirmek amacıyla şu ana kadar 13 lojistik merkezin devreye alındığını, toplamda 25 merkeze ulaşılacağını belirten Baştor, intermodal taşımacılığın geliştirilmesinin öncelikli hedefleri arasında olduğunu söyledi.
Ayrıca, karayolu-demiryolu entegrasyonunu güçlendirecek altyapı yatırımlarına devam ettiklerini ve özel sektörün de bu dönüşüm sürecinde önemli bir rol oynadığını belirtti.
Baştor, 2023 yılında yayımlanan Kombine Taşımacılık Yönetmeliği ile yeşil lojistik kavramını mevzuata dahil ettiklerini ve çevre dostu uygulamaları hayata geçiren firmalara Yeşil Lojistik Belgesi verilmeye başlandığını açıkladı. Bu adımın hem Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı’na uyum hem de sektörün rekabetçiliği açısından büyük önem taşıdığını söyledi.
Enerji fiyatları, karbon düzenlemeleri ve AB kotaları gibi tehditlere karşı sektörün dirençli olduğunu vurgulayan Baştor, “Lojistikte güçlü firmalarımız, esnek operasyon kabiliyetimiz, gelişmiş teknolojik altyapımız ve stratejik iş birliklerimizle bu tehditleri fırsata çevirecek potansiyele sahibiz” dedi.
Konuşmasının sonunda sürdürülebilir koridorların ancak kamu-özel sektör iş birliğiyle mümkün olabileceğini vurgulayan Murat Baştor, “Türkiye’nin rekabet gücünü artıracak, doğaya saygılı, dirençli ve dijital lojistik altyapılar için çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.
TurkRail Demiryolu Taşımacılık A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Habip Şen paneldeki konuşmasında, Orta Koridor ve Kalkınma Yolu’nun başarısı için kamu-özel sektör entegrasyonunun kritik olduğuna dikkat çekti.
Panelde söz alan Habip Şen, demiryolu taşımacılığının artık sadece bir alternatif değil, ihracatçılar için kaçınılmaz bir zorunluluk haline geldiğini vurguladı. Şen, Türkiye’nin Orta Koridor’da “omurga ülke” olabilmesi için yalnızca bir geçiş güzergâhı olmanın ötesine geçerek lojistik ve dağıtım merkezi kimliğini kazanması gerektiğini belirtti.
“Demiryolu ile çalışmak artık iyi niyet değil, zorunluluk”
Habip Şen, Avrupa Birliği’nin 2030 hedefleri doğrultusunda karbon salınımı düzenlemeleri, üretim süreçlerindeki çevresel kriterler ve emisyon vergileri gibi uygulamaların, özellikle ihracatçılar üzerinde ciddi etkiler yaratacağını hatırlatarak, şunları söyledi:
“Demiryoluna yük vermek artık bir iyi niyet göstergesi değil, bir mecburiyet. İhracatçılarımız da bunun farkında ve hazırlıklarını yapıyor.”
“Yeni iş modelleri şart, özel sektör hazır”
Demiryolunun sürdürülebilirliğini artırmak için yalnızca altyapıya değil, yeni taşıma modellerine de ihtiyaç olduğunu belirten Şen, Avrupa’daki demiryolu operatörlerinin birebir müşteri hizmetlerinde yaşadığı deneyimlere atıf yaptı. Bu modelin Türkiye’de kamunun desteğiyle daha başarılı bir şekilde uygulanabileceğine inandığını belirtti.
“Erişimden sinyale kadar her şey tam kapasite çalışmalı”
Panelde, operasyonel verimlilik konusuna da değinen Şen, demiryolu taşımacılığında başarı için yalnızca taşımacı firmaların değil, tüm sistemin birlikte çalışmasının zorunlu olduğunu vurguladı:
“Ekipmanlarımız, lokomotiflerimiz, hatlarımız, sinyallerimiz ve sınır geçişlerimiz tam kapasiteyle çalışmalı. Aksi hâlde bu sistemi sürdürülebilir hâle getiremeyiz.”
“Kalkınma Yolu da stratejik öneme sahip”
Konuşmasının sonunda Kalkınma Yolu Projesi’ne de değinen Habip Şen, bu hattın sadece Türkiye için değil, bölge ülkeleri için de önemli bir potansiyel taşıdığını söyledi:
“Kalkınma Yolu da en az Orta Koridor kadar önemli. Umarız ki Irak tarafında da hızlıca adımlar atılır ve bu güzergâhı da devreye alabiliriz.”