Avrupa Ülkelerinde En Çok Açık İş Pozisyonları

Açık İş Pozisyonlarının Artan Önemi

Son yıllarda Avrupa işgücü piyasası, ciddi dönüşümlerle karşı karşıya kalıyor. Pandemi sonrası toparlanma süreci, dijitalleşme, enerji dönüşümü, yeşil ekonomi politikaları ve yaşlanan nüfus, işgücü arz ve talebini yeniden şekillendiriyor. Bu sürecin en dikkat çeken göstergelerinden biri ise ülkelerde hızla artan “açık iş pozisyonları” oldu. Açık iş pozisyonları, bir yandan ekonomilerin dinamizmini gösterirken, diğer yandan da işgücü piyasasının yapısal sorunlarına ışık tutuyor. Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) verilerine göre kıtanın birçok ülkesinde istihdam yaratma hızla artarken, işgücü arzı bu talebi karşılamakta yetersiz kalıyor.
Bugün Almanya’dan Çekya’ya, Hollanda’dan Avusturya’ya kadar birçok Avrupa ülkesinde on binlerce hatta yüz binlerce açık iş pozisyonu bulunuyor. Bu durum hem işverenler hem de iş arayanlar için fırsatlar ve riskler barındırıyor. Peki, Avrupa’da en çok açık iş pozisyonuna sahip ülkeler hangileri? Bu tablo ne anlama geliyor ve önümüzdeki yıllarda nasıl bir işgücü haritası ortaya çıkacak?

Almanya: Avrupa’nın “İstihdam Motoru” Açık Pozisyon Krizinde

Avrupa’nın en büyük ekonomisi olan Almanya, aynı zamanda kıtanın en çok açık iş pozisyonuna sahip ülkelerinden biri. Federal İstihdam Kurumu verilerine göre Almanya’da yalnızca sanayi sektöründe yüz binlerce açık pozisyon bulunuyor. Özellikle otomotiv, makine, kimya ve enerji sektörlerinde kalifiye eleman sıkıntısı ciddi boyutlarda.
Bunun en önemli nedeni, Almanya’nın hızla yaşlanan nüfus yapısı. Ortalama yaşın 45’in üzerine çıktığı ülkede genç işgücü oranı giderek azalıyor. Ayrıca pandemi sonrası birçok yabancı çalışanın ülkeye dönmemesi, göçmen işçi politikalarının sınırlı kalması ve yerli gençlerin teknoloji ve hizmet sektörüne yönelmesi, sanayideki eleman ihtiyacını artırıyor. Almanya, bu açığı kapatmak için nitelikli göç yasaları çıkarıyor, özellikle mühendislik, sağlık ve bilişim alanında yabancı işgücüne kapılarını açıyor. Ancak bu çabaların kısa vadede açık iş pozisyonlarını kapatmaya yetmediği görülüyor.

Çekya ve Orta Avrupa: Üretim Merkezleri Eleman Açığıyla Boğuşuyor

Almanya ile birlikte Orta Avrupa ülkeleri de açık iş pozisyonları konusunda dikkat çekiyor. Çekya, Polonya, Slovakya ve Macaristan gibi ülkeler, Avrupa’nın üretim üsleri haline gelmiş durumda. Özellikle otomotiv, beyaz eşya, lojistik ve tekstil sektörlerinde yoğun yatırım alan bu ülkelerde, düşük işsizlik oranı paradoksal bir sorun yaratıyor: çalışabilecek işgücü kalmıyor.
Çekya örneğinde, işsizlik oranı yüzde 3’ün altında seyrediyor. Bu da işverenlerin açık pozisyonlarını doldurmakta büyük zorluk yaşamasına yol açıyor. Çekya, işgücü ihtiyacını karşılamak için özellikle Ukrayna, Moldova ve Asya ülkelerinden işçi kabul ediyor. Ancak nitelikli mühendislik ve teknoloji alanındaki açıkların kapatılması daha zor görünüyor.

Hollanda ve Belçika: Dijitalleşme ve Hizmet Sektöründe Açıklar

Hollanda ve Belçika gibi Batı Avrupa ülkeleri, hizmet sektörü ve dijitalleşmeye dayalı ekonomileriyle öne çıkıyor. Ancak bu ülkelerde de açık iş pozisyonları ciddi seviyelere ulaşmış durumda. Hollanda’da özellikle sağlık hizmetleri, lojistik ve bilişim sektörlerinde açıklar dikkat çekiyor. Pandemi sonrası e-ticaretin büyümesi, Hollanda’nın Rotterdam limanı üzerinden Avrupa’nın lojistik merkezi haline gelmesi, işgücü talebini artırdı.

Belçika’da ise kamu hizmetleri ve sağlık sektöründe ciddi açıklar mevcut. Ülkenin iki dilli yapısı (Felemenkçe ve Fransızca) da işgücü piyasasında farklı dengeler yaratıyor. İş arayanlar için fırsatlar artsa da işverenler için nitelikli eleman bulmak kolay değil.

İskandinav Ülkeleri: Refahın Bedeli İşgücü Açığı

İskandinav ülkeleri –özellikle İsveç, Norveç ve Danimarka– yüksek refah düzeyi ve güçlü sosyal devlet yapısıyla öne çıkıyor. Ancak bu ülkeler de açık iş pozisyonlarının yoğunlaştığı bölgelerden biri haline geldi. Özellikle sağlık sektörü, yaşlı bakımı, enerji ve bilişim alanlarında eleman ihtiyacı büyüyor.
İskandinav ülkelerinde çalışma koşulları cazip olsa da işgücü göçü için dil bariyeri önemli bir sorun. Yerli halkın doğum oranlarının düşük olması, göçmenlerin ise toplumsal entegrasyonda zorluk yaşaması açık pozisyonları kalıcı hale getiriyor. Bu ülkeler, yüksek maaşlara rağmen boş iş pozisyonlarını doldurmakta zorlanıyor.

Güney Avrupa: Açık Pozisyonlar ile İşsizlik Arasında Çelişki

Avrupa’nın güneyinde ise farklı bir tablo dikkat çekiyor. İspanya, İtalya ve Yunanistan gibi ülkelerde genç işsizlik oranı hâlâ yüksek. Ancak aynı zamanda bazı sektörlerde açık iş pozisyonları da artıyor. Özellikle turizm, tarım, sağlık ve teknoloji sektörlerinde eleman ihtiyacı bulunuyor.
Bu paradoksun temel nedeni, işgücü ile işverenin beklentilerinin uyuşmaması. Genç nüfusun çoğu niteliklerine uygun iş bulmakta zorlanırken, işverenler de belirli sektörlerde çalışacak personel bulamıyor. Bu durum, Avrupa işgücü piyasasındaki “beceri uyuşmazlığının” en somut örneği olarak görülüyor.

Türkiye ve Doğu Avrupa Açısından Fırsatlar

Avrupa’daki açık iş pozisyonları, aynı zamanda Türkiye ve Doğu Avrupa ülkeleri açısından da bir fırsat kapısı açıyor. Avrupa’ya komşu olan bu ülkeler hem kültürel hem de coğrafi yakınlık nedeniyle işgücü ihtiyacını kısmen karşılayabilir. Nitekim son yıllarda Türkiye’den Almanya, Hollanda ve Avusturya’ya giden nitelikli işgücü sayısında ciddi artış yaşandı.
Bunun yanında Balkan ülkelerinden de özellikle sağlık ve inşaat sektörlerinde Avrupa’ya yoğun bir işgücü göçü söz konusu. Bu göç hareketleri, Avrupa işgücü piyasasını rahatlatırken, göç veren ülkelerde beyin göçü ve nitelikli eleman eksikliği gibi sorunlara yol açıyor.

Sonuç: Avrupa İşgücü Piyasasının Geleceği

Avrupa’da açık iş pozisyonlarının hızla artması, kıtanın demografik ve ekonomik dönüşümünü gözler önüne seriyor. Almanya’dan Çekya’ya, Hollanda’dan İsveç’e kadar birçok ülke hem yaşlanan nüfusun hem de hızla değişen ekonomik yapının baskısı altında.
Önümüzdeki yıllarda Avrupa’da üç temel eğilim öne çıkacak:

Nitelikli Göç Politikaları: Almanya ve Hollanda başta olmak üzere birçok ülke, yabancı işgücünü çekmek için göç politikalarını esnetecek.

Eğitim ve Beceri Dönüşümü: Avrupa Birliği, gençlerin dijital becerilerini geliştirmek ve işgücü piyasasına uyum sağlamak için yeni programlar geliştirecek.

Sektörel Yoğunlaşma: Sağlık, bilişim, yeşil enerji ve lojistik sektörleri, açık iş pozisyonlarının en yoğun olduğu alanlar olmaya devam edecek.
Avrupa ülkelerindeki açık iş pozisyonları, yalnızca bir istihdam sorunu değil, aynı zamanda ekonomik geleceğin şekillenmesinde kritik bir unsur. Bu tablo hem Avrupa içi politikaları hem de Türkiye gibi komşu ülkelerle ilişkileri etkilemeye devam edecek.

ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
Zaferozcivan59@gmail.com

Yayınlama: 13.09.2025
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.