Ormanlar, sadece doğal güzelliklerimiz, nefes aldığımız alanlar değil; aynı zamanda ekonomimizin de çok önemli bir parçasıdır. Fakat ne yazık ki, her yıl yaşadığımız yangınlar, yalnızca doğayı değil, ülke ekonomisini de derinden yaralıyor. Gelin, bu zararı birlikte rakamlarla, örneklerle ve çözüm önerileriyle değerlendirelim.
Öncelikle, ormanların ekonomimizdeki yeri nedir, kısaca hatırlayalım.
Ormanlar; kereste, reçine, odun kömürü gibi doğrudan ekonomik değere sahip ürünlerin kaynağıdır. Ayrıca ekoturizm, hayvancılık, tıbbi bitkiler, arıcılık ve hatta içme suyu havzalarının korunması gibi dolaylı ekonomik katkılar sağlar. Bu sayede, sadece orman köylülerine değil; kentlerdeki sanayiye, turizm sektörüne ve tarıma kadar pek çok alana istihdam ve gelir yaratır.
Türkiye’de orman ürünleri sektörünün, yılda milyarlarca liralık bir ekonomik büyüklüğe sahip olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla, orman yangınları yalnızca bir ekolojik yıkım değil; ekonomik bir kriz kaynağıdır da.
Şimdi, orman yangınlarının ekonomiye verdiği zararları doğrudan ve dolaylı olmak üzere iki başlık altında inceleyelim.
İlk olarak doğrudan ekonomik kayıplar:
Yangında kül olan orman alanları, aslında milyonlarca liralık ekonomik değere sahiptir. Örneğin, 2021 yılında Türkiye’de çıkan orman yangınlarında yaklaşık 140 bin hektar ormanlık alan yandı. Sadece bu ormanlık alanlarda bulunan ağaç varlığının piyasa değeri bile milyarlarca lira düzeyindeydi.
Bu kayıplar sadece ağaçların değeriyle sınırlı değildir; yangından etkilenen arıcılık, mantar üretimi, tıbbi bitki toplama, odun dışı orman ürünleri gibi faaliyetlerden elde edilecek gelir de kaybolur. Ayrıca orman köylerinde yaşayan binlerce aile, geçim kaynağını kaybeder.
Bir de yangınla mücadele için yapılan harcamalar var. Uçaklar, helikopterler, itfaiye araçları, personel masrafları, ekipman giderleri ve lojistik destek… Tüm bu harcamalar, kamunun yani devlet bütçesinin ciddi bir yük altına girmesine neden olur. Örneğin, büyük yangın sezonlarında yalnızca yangın söndürme çalışmaları için yüz milyonlarca lira harcanmaktadır.
Orman yangınlarının yol açtığı dolaylı ekonomik kayıplar ise daha karmaşık ve uzun vadelidir.
Yangınlar, orman ekosistemlerini tahrip ederek erozyon riskini artırır. Bu durum, tarım alanlarında toprak kaybına ve verim düşüşüne yol açar. Ayrıca su havzaları zarar gördüğü için içme ve sulama suyu kaynakları da tehdit altına girer. Bu da tarım sektörünü ve su temin maliyetlerini etkiler.
Orman yangınlarının bir diğer dolaylı zararı, turizm sektöründe görülür. Özellikle Akdeniz ve Ege gibi turizm bölgelerinde çıkan büyük yangınlar, hem doğa turizmini hem de genel turist sayısını düşürür. Bu da otellerin, restoranların ve turizmle geçinen binlerce işletmenin gelir kaybı anlamına gelir.
Ayrıca, iklim değişikliği riskinin büyümesi de bir dolaylı kayıptır. Orman yangınları atmosfere milyonlarca ton sera gazı salarak küresel ısınmayı hızlandırır. Bu da kuraklık, seller ve tarımsal rekolte düşüşleri gibi yeni ekonomik riskleri beraberinde getirir.
Sosyal ve Psikolojik Maliyetler de Ekonomiyi Etkiler
Ekonomik etkiler yalnızca sayılardan ibaret değildir. Yangınların yol açtığı sosyal ve psikolojik etkiler de ekonomik üretkenliği azaltır. Yangından etkilenen bölgelerde yaşayan insanların göç etmesi, iş gücü kaybına yol açar. Psikolojik travma, özellikle orman köylerinde yaşayan vatandaşların iş gücüne ve motivasyonuna olumsuz yansır.
Örneklerle Daha Somut Görelim
Dilerseniz birkaç somut örnekle konuyu daha da netleştirelim:
Muğla’da 2021 yangınları: Yalnızca bu bölgede 10 binin üzerinde arı kovanı yandı, bal üretimi önemli oranda düştü. Arıcılık gelir kaybı milyonlarca lirayı buldu.
Antalya Manavgat yangını: Turizm sezonunda çıkan yangın, iptal edilen rezervasyonlarla birlikte turizm gelirinde on milyonlarca liralık kayba neden oldu.
Marmaris ve Bodrum’daki yangınlar: Orman ekosisteminin tahribi nedeniyle uzun vadede toprağın verimi düştü ve bölgedeki tarım faaliyetleri zarar gördü.
Bu örnekler, sadece yanan ağaçların değerinin değil; ekonominin birçok alanında zincirleme etkilerin ortaya çıktığını gösteriyor.
Peki, tüm bu zararları azaltmak için neler yapılabilir?
Kısa ve orta vadede bazı önlemler çok kritik:
Yangın risk haritalarının güncellenmesi ve riskli bölgelerde yapılaşmanın sınırlandırılması.
Orman yangın erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi.
Yerel halkın eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi.
Yangına dayanıklı ağaç türlerinin dikilmesi ve orman planlamasında yangın riski gözetilerek düzenleme yapılması.
Yangınla mücadelede kullanılan uçak, helikopter ve insansız hava araçlarının sayısının artırılması.
Ayrıca orman köylülerine alternatif geçim kaynakları sunularak, yangına neden olabilecek insan faaliyetlerinin azaltılması.
Bunlara ek olarak, yangın sonrası dönemde orman rehabilitasyonu ve yeniden ağaçlandırma çalışmalarının hızlı ve planlı şekilde yürütülmesi de ekonomiye olan uzun vadeli etkileri azaltır.
Orman yangınlarının ekonomimize verdiği zarar; kaybolan ağaçların, yanan hektarların çok ötesinde… Turizmden tarıma, su kaynaklarından iklim değişikliğine kadar pek çok alanda zincirleme etkiler yaratıyor. Üstelik sadece bugünümüzü değil, yarınlarımızı da etkiliyor.
Ormanları korumak, aslında kendi geleceğimizi ve ekonomik refahımızı korumaktır. Bu yüzden her birimize görev düşüyor: Daha bilinçli olmak, doğayı korumak ve gerekli önlemleri desteklemek.
Unutmayalım, kaybettiğimiz bir ağacı yerine koymak yıllar sürer; ama kaybolan ekosistemi ve ekonomik değeri geri getirmek çok daha uzun zaman alır.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
Zaferozcivan59@gmail.com