Bir süreden beri İETT Yöneticileri ve ÖHO temsilcileri arasında seri çalışma toplantıları yapıldı ve bunun neticesinde her iki konu olgunlaşmaya başladı ve belirli bir safhaya getirildi.
1. YAPTIRIM CETVELİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ:
2014 yılından beri uygulanmakta olan 44 maddelik yaptırım cetveline, yaptırım miktarlarının ağırlığı ve görüşlerimizin alınmaması nedeniyle daha önce bütün ÖHO grupları olarak itirazda bulunularak değiştirilmesi talep edilmişti. Bunun neticesinde yaptırım cetvelinin işletme şartlarına ve güncel ihtiyaçlara göre revize edilmesi kararlaştırıldı. İETT tarafından hazırlanan taslak üzerinde teknik çalışmalar yapıldı ve bu çalışma toplantılarında görüşlerimiz önerilerimizle birlikte detaylı bir şekilde ifade edildi. Hazırlanan yeni taslakta günün şartlarına göre yeni suç tanımlamaları ve yaptırımlar ön bulunmaktadır. ÖHO temsilcileri olarak hem yaptırım miktarlarının azaltılması, hem de Ruhsat İptali dahil diğer yaptırımlarda “Suçun Bireyselliği” ilkesinin göz önünde bulundurulması, düzenlenecek yaptırımların ihlal sayısını azaltması ve bir kısım sorunları çözmesi, aksi halde uygulamanın hizmet niteliğinin artırılmasında olumlu sonuçlar sağlamayacağı görüş olarak ifade edildi. Yine ceza miktarının, suçun ağırlığına göre belirlenmesi ve emsal suçlara aynı miktarda yaptırım uygulanması, bir suça iki ceza verilmemesi gibi genel taleplerde bulunuldu. Bu çalışma toplantıları neticesinde yeni yaptırım cetveliyle alakalı düzenlemelerde sona yaklaşıldı. İhtilaflı bir iki konu da halledildiği takdirde yeni yaptırım cetveli kesinleşmiş olacaktır.
2. KM BAŞINA HAK EDİŞ ÖDEMESİNE ESAS OLARAK MALİYETİN HESAPLANMASI:
İETT yetkilileri konuyla ilgili olarak bir aracın ortalama reel maliyetinin tespiti amacıyla bir çalışma başlattılar ve bu çerçeve de hazırladıkları formata göre, hem İOAŞ, hem de ÖHO tarafı olarak bizlerin görüşlerine başvurdular. Şirketlerin müdürleri ve Esnaf Odası temsilcilerinden oluşan Koordinasyon Kurulu, İETT tarafından belirlenen hesaplama formatını baz alarak bir günlük bir çalışmayla araç başına ortalama maliyetimizi tespit ettiler. Başkanlar Kurulu olarak bu çalışmayı İETT’ye sunduk. Daha sonra İETT tarafından kalem bazında belirlenen maliyet rakamları, İOAŞ ve bizim önerdiğimiz rakamları karşılaştırmak üzere İETT’de teknik bir toplantı yapıldı. Birçok maliyet kalemleri üzerinde İETT ile mutabakata varıldı. Ancak başta personel maliyeti olmak üzere bir iki kalem üzerinde görüş farklılıkları ortaya çıktı. Şimdi bu kalemler üzerinde son çalışmalar yapılmakta.
Öyle sanıyorum ki kısa zaman içinde bu konu da netleşmiş olacaktır. Çalışma belirli bir noktaya geldikten sonra da bölgelerin üst kurulları toplanarak gerekli açıklamalar yapılacak ve görüşler alınacaktır.
ÖHO temsilcileri olarak bizlerin, km başına hak ediş ödeme sistemine geçilmesine herhangi bir itirazımız yoktur. Bizim talebimiz, kentimize daha iyi, nitelikli ve sürdürülebilir bir hizmet sunabilmek için asgari maliyet rakamlarının mevcuda göre değil ideale göre belirlenmesi, işletme şartlarının çok iyi belirlenmesi ve gelecekte sıkıntı yaşamayacağımız bir ortam kurulmasıdır. Elbette öncelikle maliyet rakamlarının ideal çerçevede belirlenmesidir.
Ancak bu konu sadece hak ediş ödeme yönteminin değiştirilmesinden ibaret değildir. Reel maliyetlerin hesaplanması konunun sadece bir boyutudur. Sistem bize ne getirecek, ne götürecektir? Avantaj ve dezavantajları neler olacaktır? İşletme şartlarına sağlayacağı olumlu katkılar neler olacaktır? Kısaca bu çalışma şartları dahil bir çok konuyu etkileyecektir. Dolayısıyla da bu konuların şeffaf bir şekilde görüşülüp açıklığa kavuşturulması ve ikna edilmemiz gerekmektedir.
Km başına hak ediş sisteminin oluşturulmasında reel maliyetlerden hareket edilmesi yanıltıcı olacaktır. Çünkü bu maliyetler ideal değil zorlama rakamlardır ve tabiki de ölçü olarak alınmamalıdır. Bu noktada asıl olan nasıl bir toplu ulaşım sistemi ön görülmektedir, bu yeni sistemin asgari şartları nelerdir? Bunların ortaya koyularak buna göre ideal (olması gereken) rakamlar üzerinden hesaplama yapmaktır. Bu takdir de yapılacak ödemeler optimumu olabilecek ve hedeflenen hizmet kalitesini de sağlayacaktır.
Mesela 1 araç için gerekli şoför ve 1 şoföre ödenecek net ücret ihtiyacının optimum belirlenmesi şarttır. Nitelikli ve sürdürülebilir bir hizmet için Şoför kalitesi olmazsa olmazdır. Şoför ücretinin hesaplanmasında şu anki uygun olmayan reel rakamlar yerine nitelik esas alınarak ve günün şartlarına göre olması gereken makul rakamlar baz alınmalıdır. Mesela İETT’nin otobüs başına şoför maliyeti bellidir. Bu rakamlar da dikkate alınmalıdır. Ücretin azlığı veya çokluğu tartışılabilir ama araç başına gerekli şoför sayısını 1 yıldaki haftalık izinler (52 gün) yıllık ücretli izin (asgari 20 gün) resmi tatiller (13 gün) hastalık izni (asgari 5 gün) ve mazeret izini (asgari 5 gün) gibi yasal çalışılmayan gün sayılarının toplamı ortaya çıkarmaktadır. Mazeret izni ve yıllık izin İETT’de biraz daha fazla olabilir ancak bir işçiye yasal olarak 20 günden daha az yıllık izin veremezsiniz. Resmi tatil günlerini çalış
tırsanız bile ücretini İş Kanunu çerçevesinde zamlı ödemek zorundasınız ki, bu da maliyeti yükseltmektedir. Yaş arttıkça hastalanma riski de artmaktadır. Bu da yıl içinde hastalık izinli gün sayısını da artırmaktadır. Yine doğum, ölüm, evlenme ve resmi dairelerdeki işler için en az 5 güne ihtiyaç vardır. Bütün bunlar dikkate alındığında 1 otobüs için gerekli şoför sayısı asgari 2,5 olmaktadır ve makuldür. Personel hesabı da buna göre yapılmalıdır. Netice itibariyle, biz de İETT gibi mevcut yasalara göre personel istihdam etmekteyiz. İETT’den farklı olarak muaf olduğumuz hiçbir esas bulunmamaktadır.
Yeni bir sistem öngörülüyor ise mevcuttan farklı bir şeyleri kapsaması gerekmektedir. Aksi halde mevcudun başka bir versiyonu olmaktan öteye gidemez. Biz zaten şu anki gelirlerimizin yetersizliğinden yakınırken, mevcut gelir rakamının başka bir şekilde bize sunulması kabul edilebilir değildir ve sektör gerçekleriyle de bağdaşmayacaktır.
Konuşarak çözülemeyecek hiçbir mesele olamaz. Önemli olan empati yapabilmek ve sektöre bakış açısını sağlıklı ve doğru bir şekilde belirleyebilmektir. Bu kent hepimizin ve biz de burada yaşıyoruz. Kentimizin yararına olan hiçbir çalışmaya karşı olamayız. ■