Etik değerlere önem vermeyen şirketler uzun süre dik duramazlar. Bir gün gelir yıkılıp yok olurlar.
Kurucu Onursal Başkanı olduğum Etik Değerler Merkezi Derneği (EDMER), Türkiye’de etik anlayışı bilincinin oluşturulması, geliştirilmesi, yaygınlaştırılmasını sağlamak ve gençlerin etik ve iş ahlakı konularındaki bilgi, tecrübe, muhakeme, değerlendirme, karar verme ve doğru davranma becerilerini geliştirmek maksadıyla her türlü aktivite ve çalışmalar yapmak amacı ile 2011 yılında kuruldu.
Etik Değerler Merkezi Derneği (EDMER), İstanbul’daki dört üniversitede öğrenci olan 18-30 yaş arası gençler arasında etik algısını, duyarlılığını ve farkındalığını ölçmek üzere Xsights Araştırma ve Danışmanlık şirketinden “Gençlerin Gözüyle Etik Değerler” isimli bir araştırma gerçekleştirmesini talep etmiştir. Bu araştırma gençlerin etik önceliklerini belirlemek, etik konusunda gençlerin gözünde bir iyileşme olup olmadığını anlamak, ve daha etik bir Türkiye yaratmak için yapılması gereken çalışmaları belirlemek amacıyla yapılmıştır.
Bu çalışmaya toplam 3.242 üniversite genci katılmıştır. Katılımcılar, İstanbul’da bulunan dört üniversiteden seçilerek örneklem % 95 güven aralığında + /- 2,9 ile 4,9 standart sapmayla evreni temsil etmektedir. Bu dört üniversite; Kültür Üniversitesi (%34), Maltepe Üniversitesi (%24), Bilgi Üniversitesi (%23) ve Özyeğin Üniversitesi’dir (%20).
Bu önemli çalışmanın sonuçlarını aşağıda sizlerle paylaşıyorum.
Gençlere Türkiye’nin en önemli etik sorunları neler diye sorduk. En önemli beş etik sorunun yolsuzluk, emek sömürüsü, ayırımcılık, haksız rekabet ve yanlı habercilik olduğunu söylediler. Rüşvet, haksız rekabet ve bilgi hırsızlığı onları takip etti.
Gençlere Türkiye’deki kurumlara 10 üzerinden etik notu vermelerini istedik.
En düşük etik notu Hükümet 2,4 Siyasi Partiler 2,5 Medya Kuruluşları 3,0 Yargı 3,0 Yerel Yönetimler 3,3 Kamu Kurumları 3,5 Ulusal Şirketler 4,4 ve Spor Kulüpleri 4,5 aldı.
Kurumlara 10 üzerinden en yüksek etik notun sadece 5,5 olduğu bu sıralama gençlerimizin kurumlarımıza etik konusunda güven duymadığını gösteriyor.
Gençlerimizin Türk toplumunun etik durumundan memnuniyetlerini ölçebilmek için bir değerlendirme yapmalarını istedik.
Gençlerimizin %60’ı durumun çok kötü ve kötü olduğunu söyledi. Ne kötü, ne iyi ifadesini kullanarak durumdan memnuniyetsizliğini ifade eden gençlerimiz %35’i buldu. Böylelikle Türk toplumunun etik durumundan memnun olmayan gençlerimizin oranı %95’e yükselmiş oldu.
Hangi mesleklerde etik olmanın daha önemli olduğunu gençlere sorduk.
En çok etik olması gereke mesleğin siyasetçiler olduğunu söylediler. Bunu yargı mensupları, basın çalışanları, polis, eğitimciler, ordu, kamu ve sağlık çalışanları takip etti.
Gençlerimize etik dışı davranmaktan çekinip çekinmediklerini sorduk.
İş hayatında etik dışı davranmaktan çekinirim diyen gençlerimizin oranı %69 çıktı.
Her on kişiden birisi etik dışı davranışlardan açıkça çekinmediğini söylerken, her üç gençten birisinin de etik dışı davranmaktan pek fazla çekinmeyeceğini ifade etmiş oldu.
Gençlerimize etik dışı davrananları görürseniz tepki verir misiniz diye sorduk.
Evet verim diyenlerin oranı sadece %54 oldu. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın zihniyeti etik konusunda da her iki gençten yaklaşık birinin benimsediği bir davranış olduğu ortaya çıktı.
Gençlere etik çalışmalara gönüllü katılmak isteyip istemediklerini sorduğumuzda
Sadece %28’i çok isterim diye cevap verdi. İsterim diye cevap veren %39 ile birlikte toplam gençlerin %66’sı etik çalışmalarına gönüllü olarak katılabileceklerini ifade etmiş oldular.
Gençlerimize okullarda etik desteği verilip verilmediğini ve bunu gençlerin talep edip etmediklerini sorguladık.
Gençlerimizin %70’i okullarda etik desteği istediklerini söylediler.
Okudukları okullarda kendilerine etik desteği verildiğini söyleyebilen gençlerimizin oranı ise %64 oldu.
Sözün özü, gençlerimiz Türk toplumunun ve kurumlarımızın etik değerlere sahip çıkma ve etik uygulamalar konusunda başarılı olmadığını düşünüyor. Bu durumun ileride düzeleceğine dair olumlu bir beklentileri de yok. Etik olması gereken mesleklerin ve kurumların etik olmadığı ve etik sorunlarımızın büyük olduğunu düşünüyorlar.
Omurgamızın hasarlı olduğunu söylüyorlar.
Uzun vadede dik durmak ve yok olmamak için “Etik Rehabilitasyona” ihtiyacımızın olduğu bu çalışmanın sonuçları ile bir kez daha kanıtlanmış oluyor.