Türkiye’de enflasyonun en güçlü damarlarından biri olan hizmet sektörü, Haziran 2025’te açıklanan yeni verilerle bir kez daha gündeme oturdu. TÜİK’in yayınladığı Hizmet Üretici Fiyat Endeksi (H-ÜFE), geçen ay bir önceki aya göre %4,72, bir önceki yılın aynı ayına göre ise %37,40 artış gösterdi. Bu tablo hem vatandaşın cebini hem de işletmelerin maliyet kalemlerini zorlamaya devam ettiğini gösteriyor.
Kısaca hatırlatalım: H-ÜFE; taşımacılıktan konaklamaya, teknik hizmetlerden iletişime kadar hizmet sektörünün fiyat değişimlerini takip eden önemli bir endeks. Türkiye gibi genç ve dinamik nüfusa sahip, turizmin, taşımacılığın, teknik danışmanlığın ve restoran sektörünün ekonomik ağırlığının giderek arttığı bir ülkede, bu endeks adeta ekonominin nabzını tutuyor.
Rakamlar ne söylüyor? Artış var, hız yavaşladı ama fiyatlar hâlâ yüksek
Haziran 2025 verilerine detaylı baktığımızda:
Bir önceki aya göre artış oranı %4,72,
Bir önceki yılın aralık ayına göre %27,15,
Bir önceki yılın aynı ayına göre %37,40,
On iki aylık ortalamalara göre ise %45,79 artış var.
Rakamları önceki yıllarla karşılaştırdığımızda bir yavaşlama göze çarpıyor. Örneğin, Haziran 2024’te yıllık artış %77,41 idi; şimdi ise %37,40. Ancak şunu unutmamak gerekiyor: Bu yavaşlama fiyatların düştüğü anlamına gelmiyor; sadece artış hızının biraz yavaşladığını gösteriyor. Yani fiyat seviyesi hâlen yüksek, hizmet almak hâlen pahalı ve bu durum özellikle dar gelirliyi doğrudan etkiliyor.
Ulaştırmadan teknik hizmetlere kadar her kalemde fiyatlar yukarı gidiyor
Hizmet sektörünü biraz daha detaylı incelediğimizde; ulaştırma ve depolama hizmetlerinde yıllık %31,24, konaklama ve yiyecek hizmetlerinde %38,89, bilgi ve iletişim hizmetlerinde %41,99, gayrimenkul hizmetlerinde %37,07, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetlerde %49,68 ve idari ve destek hizmetlerde %42,15 artış olduğu görülüyor.
Burada en çok göze çarpan alan, teknik ve bilimsel hizmetlerdeki yaklaşık %50’ye yaklaşan artış. Bu, inşaattan bilişime kadar pek çok alanda danışmanlık ve teknik destek maliyetlerinin hızla arttığını, dolayısıyla bu hizmetlerden faydalanan tüm sektörlerde de fiyat baskısının büyüdüğünü gösteriyor.
Öte yandan, ulaştırma ve depolama gibi temel bir hizmetteki %31’i aşan artış, raftaki ürün fiyatlarına da dolaylı yoldan yansıyor. Yani markette gördüğümüz zamların, sadece tarla veya fabrika fiyatlarından değil; lojistik ve depolama maliyetlerinden de beslendiğini bir kez daha hatırlatıyor.
Aylık bazda da durmak bilmeyen artışlar
Bir önceki aya göre değişim oranlarına bakarsak tablo yine dikkat çekici:
Konaklama ve yiyecek hizmetlerinde %7,37,
Gayrimenkul hizmetlerinde %6,13,
İdari ve destek hizmetlerde %6,14,
Ulaştırma ve depolamada %4,44,
Bilgi ve iletişimde %2,28,
Mesleki, bilimsel ve teknik hizmetlerde %1,62 artış.
Bu tablo bize ne anlatıyor? Yaz sezonuyla birlikte özellikle turizm, otel, restoran gibi konaklama ve yiyecek sektörlerinde hızlı fiyat yükselişi devam ediyor. Bir yandan maliyet baskısı, diğer yandan sezon talebi fiyatları yukarı çekiyor. Bu durum, özellikle yaz tatiline çıkmak isteyen ailelerin planlarını yeniden gözden geçirmesine sebep oluyor.
Ekonomik açıdan ne anlama geliyor?
Türkiye’de enflasyonun “yapışkan” hale gelmesinin en önemli nedenlerinden biri de hizmet fiyatlarının kolay kolay gerilememesi. Çünkü hizmet sektörü, bir defa maliyet artışını fiyatına yansıttığında geri çekmekte zorlanıyor. Örneğin; bir otel bir kez fiyatını artırdığında sezon bitse bile o fiyatı aşağı çekmek kolay olmuyor.
Ekonomistler de bu durumu şöyle açıklıyor: Mal fiyatlarında döviz kuru ve ham madde maliyetleriyle doğrudan etki görülebilir; hızlı düşüş veya yükseliş olabilir. Ancak hizmet fiyatları; personel maaşları, kira, enerji gibi sabit maliyetlerden oluştuğu için düşüş yönlü esneklik çok daha düşük oluyor. Bu da enflasyon beklentilerini diri tutuyor.
Geçmişten bugüne nasıl bir seyir izledik?
Haziran 2023’te yıllık artış %68,90, 2024’te %77,41, bu yıl ise %37,40. Görünüşte artış oranı yarı yarıya düşmüş gibi. Ancak burada kritik nokta, fiyat seviyesinin hâlâ yüksek ve artmaya devam etmesi. Enflasyonla mücadelede sadece hızın düşmesi yeterli olmuyor; fiyat seviyesinin de bir dengede kalması ya da gerilemesi gerekiyor.
On iki aylık ortalamalara göre değişim oranının %45,79 olması da geçtiğimiz yılın tamamında ciddi fiyat artışları yaşandığını ve bunun etkilerinin hâlen hissedildiğini gösteriyor.
Vatandaş, işletmeler ve ekonomi için sonuç
Haziran 2025 H-ÜFE verileri; ulaştırmadan turizme, teknik hizmetlerden gayrimenkule kadar geniş bir yelpazede fiyatların yukarı gittiğini ve artış hızının yavaşlasa bile tam olarak durmadığını ortaya koyuyor. Bu durum:
Vatandaşın cebine doğrudan yansıyor,
İşletmelerin maliyetlerini artırıyor,
Enflasyonla mücadeleyi zorlaştırıyor.
Ekonomi yönetimi açısından, mal fiyatlarını kontrol altına almak kadar; hizmet fiyatlarını da dizginlemek artık daha kritik hale geldi. Çünkü Türkiye gibi genç, kalabalık ve dinamik bir ekonomide hizmet sektörü, istihdamın ve katma değerin bel kemiği konumunda.
Son söz
Hizmet üretici fiyat endeksindeki tablo; sokaktaki vatandaşa da işletmelere de ekonomiye yön veren politikalara da çok net bir mesaj veriyor: Fiyatlar düşmedi, sadece artışın hızı yavaşladı. Dolayısıyla önümüzdeki aylarda hem enflasyon beklentilerini hem de ekonomik güveni artırmak için hizmet fiyatlarında kalıcı bir dengelenme görmek gerekiyor.
Yaz sezonuyla birlikte turizm ve konaklama başta olmak üzere bazı alanlarda fiyat artışları devam edebilir. Ancak esas mesele, yılın geri kalanında bu artışın hangi seviyede duracağı. Türkiye’nin ekonomik istikrarı ve vatandaşın alım gücü için kritik soru işte tam da bu.