Ekonomik Koşullar Tatil Olanaklarını Zorluyor

1959 yılında Antalya’nın İbradı ilçesine bağlı ÜRÜNLÜ köyünde doğdu. İnşaat ustası baba ve ev hanımı annenin yedi çocuğunun en küçüğüdür. Antalya’da ilk, orta ve lise öğrenimi sırasında inşaat işçiliği, sebze meyve işçiliği yaptı.1978 yılında İstanbul Üniversitesi işletme fakültesini kazandı ve 1982 yılında mezun oldu. Üniversite öğreniminin ikinci sınıfında İstanbul Tahtakale’de hırdavat ticaretine başladı.21 yıl hırdavat ticareti yaptıktan sonra ülkenin ekonomik koşullarından dolayı büyük bir fabrikaya satış müdürü oldu. Daha sonraki süreçte başka işletmelerde satış direktörlüğü, grup satış müdürlüğü ve sektör başkanlığı yaptı. 2008 yılında yakalandığı kronik böbrek yetmezliği ve 2013 yılında diyaliz tedavisine başladıktan sonra emekli olmak durumunda kaldı. Emekli olduktan sonra kendi bilim dalı olan ekonomi konusunda çalışmalar yaptı. SATIŞIN TEMELLERİ ve Ürünlü köyünü anlatan İŞTE KÖYÜM İŞTE KÖYLÜM kitabına ilaveten EV HEMODİYALİZİ kitaplarının yazarıdır. Halen DÜNYA GAZETESİ-SANAYİ HABER AJANSI,TÜNAYDIN GAZETESİ NALBUR TEKNİK DERGİSİ-İŞ GELİŞTİRME DERGİSİ VE MADE IN TURKEY dergilerinde ekonomik ve sosyal makaleler yazan ZAFER ÖZCİVAN evli ve iki çocuk babasıdır.

Avrupa Birliği İstatistik Ofisi Eurostat’ın 2024 yılı verileri, Türkiye’deki ekonomik gerçeklerin ve toplumsal yaşam standartlarının ne kadar kırılgan hale geldiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Verilere göre, Türkiye’de 16 yaş ve üzerindeki bireylerin yüzde 57,4’ü yılda sadece bir haftalık bile olsa ev dışında tatil yapmayı maddi sebepler yüzünden karşılayamıyor.
Yani her iki kişiden biri, yıl boyunca bir kez bile “şehir dışına çıkayım, biraz nefes alayım” deme şansına sahip değil. Bu, tatilin artık “lüks” değil, neredeyse ulaşılamaz bir hayale dönüşmüş olduğunu gösteriyor.

Avrupa ortalamasının çok üzerindeyiz

Karşılaştırmak gerekirse, Avrupa Birliği ülkeleri genelinde bu oran sadece yüzde 27,0. Türkiye’deki oran ise bunun neredeyse iki katı ve arada 30,4 puanlık bir fark var.
Bu fark, bir ülkenin vatandaşlarının hayat kalitesi ve refah seviyesi hakkında çok önemli bir veri: Türkiye’de milyonlarca insan, yıl boyunca çalışsa da tatil yapacak kadar kenara para koyamıyor. Çünkü kazançlar düşük, harcamalar ise özellikle barınma ve gıda kalemlerinde hızlı şekilde artıyor.
Türkiye’deki bu durumun “anlık” bir dalgalanma olmadığı da çok net:
2022’de tatil yapamayanların oranı neredeyse yüzde 60’a yaklaşmıştı.
2023’te yüzde 58,8 olarak kaydedildi.
2024’te ise çok sınırlı bir düşüşle yüzde 57,4 oldu.
Yani üç yıldır Türkiye, Avrupa’nın “tatil yapamayanlar listesinin ilk üçünden düşmüyor.
Romanya ilk sırada, ama tablo benzer
Türkiye bu oranla Avrupa’da ikinci sırada yer alıyor. İlk sırada yer alan ülke Romanya, orada da tatil yapamayanların oranı yüzde 58,6. Türkiye ile aralarında sadece 1,2 puan fark var.
Üçüncü sırada Yunanistan (yüzde 46,0), dördüncü sırada Bulgaristan (yüzde 41,4), beşinci sırada ise Macaristan (yaklaşık yüzde 38) geliyor. Bu ülkelerin ortak özelliği; ekonomik kriz, uzun süren kemer sıkma politikaları ve gelir dağılımındaki eşitsizlik.
En düşük oranlar sosyal refahın güçlü olduğu ülkelerde
Listenin diğer ucunda ise sosyal devlet anlayışının ve kişi başına düşen gelirin yüksek olduğu Batı ve Kuzey Avrupa ülkeleri var:
Lüksemburg’da tatil yapamayanların oranı sadece yüzde 8,9.
İsveç’te yüzde 11,6, Hollanda’da yüzde 13,0.
Finlandiya, Danimarka, Avusturya ve Almanya da benzer şekilde düşük oranlarla dikkat çekiyor.
Bu ülkelerle Türkiye arasındaki fark 44–49 puana kadar çıkıyor. Bu, sadece “tatil” meselesi değil; aynı zamanda toplumsal refahın, sosyal koruma mekanizmalarının ve hayat standardının geldiği noktayı gösteriyor.
Bir haftalık tatil neden bu kadar önemli?
Bir haftalık tatil, yalnızca bavul hazırlayıp denize gitmek değil.
Bir nebze olsun şehir hayatının stresinden uzaklaşmak,
Çocuklara ve kendine nefes alacak alan yaratmak,
Aileyle kaliteli zaman geçirmek,
Zihinsel ve ruhsal olarak yenilenmek anlamına geliyor.
Uzmanlara göre tatil; tükenmişliği azaltıyor, üretkenliği artırıyor ve yaşam kalitesine katkı sağlıyor. Ama ne yazık ki Türkiye’de bu, artık giderek daha fazla insan için imkânsız hale geliyor.

Neden tatil yapamıyoruz?

Türkiye’de gelir düzeyi birçok kişi için artmıyor; aksine enflasyon yüzünden alım gücü düşüyor.
Kira fiyatları birkaç yılda neredeyse iki katına çıktı.
Temel gıda fiyatlarında da çok hızlı artışlar yaşandı.
Ücret artışları bu kadar hızlı değil; bu yüzden insanlar elde kalan parayı sadece zorunlu ihtiyaçlara ayırabiliyor.
Özellikle asgari ücretle çalışanlar, emekliler ve düşük maaşlı beyaz yaka çalışanlar için bir haftalık tatil masrafı (ulaşım, konaklama, yeme-içme) toplamda aylık maaşın yarısını veya daha fazlasını bulabiliyor.

Sonuç: Tatil bir hak olmaktan çıktı

Tatil, sosyal devlet anlayışında lüks değil; temel bir ihtiyaç ve çalışanların hakkıdır.
Ama Türkiye’de giderek daha büyük bir kesim, yılda bir kez bile bu hakkını kullanamıyor. Üstelik Avrupa genelinde bu tablo biraz daha iyiye giderken, Türkiye’de çok yavaş ve sınırlı bir düşüş var.
Bu durum, Türkiye’de ekonomik politikalara, gelir dağılımındaki adaletsizliğe ve sosyal refah sistemine dair çok net bir uyarı niteliğinde: Eğer insanlar bir haftalık tatili bile “hayal” olarak görmeye devam ederse, bu sadece ekonomik değil, toplumsal bir risk anlamına da geliyor.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
Zaferozcivan59@gmail.com

Yayınlama: 19.07.2025
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.