Prof. Dr. Avni Zafer ACAR
  Güncelleme: 26-04-2021 12:23:00   02-12-2013 11:59:00

TÜRK LOJİSTİK SEKTÖRÜNE GENEL BAKIŞ

Son on yıldan bu yana lojistik kavramı ve sektörü ülkemizde ciddi bir şekilde gelişim göstermektedir. Şüphesiz ki diğer birçok alanda da başlangıç yıllarında yaşandığı üzere bu ani yükseliş alana ait birçok konunun yanlış bilinmesine, kavramların hatalı olarak benimsenmesine yol açabilmektedir. Amacımız bu köşede doğru bilinen yanlışları düzeltmeye çalışmak ya da sektör adına racon kesmek elbette değildir. Ancak elimizden geldiği ve dilimizin döndüğü kadarıyla bazı önemli noktaların altını çizmek ve hatta kafaları karıştırarak sektörü farklı bakış açılarıyla masaya yatırmak niyetindeyiz.

 

Bu noktada söze, her türlü veri eksikliğine rağmen yaklaşık rakamlarla da olsa Türk lojistik sektörünün büyüklüğünü ortaya koyarak başlamak sanırım daha doğru olacak.

2011 yılı TUIK verilerine göre Ulaştırma, Depolama ve Haberleşme Sektörünün Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) içindeki payı %14,9’dur. Aynı yıla ait GSYH 774,8 milyar dolar olduğuna göre bu pay 115 milyar dolara karşılık gelmektedir. Bu rakam içerisinden Bilişim ve İletişim Sektörünün 2011 yılı için bilinen büyüklüğü olan yaklaşık 30 milyar doları çıkarttığımızda karşımıza Ulaştırma ve Lojistik Sektörünün Pazar payı olarak 85 milyar dolar çıkmaktadır. Dünya Bankası verilerine göre 2012 yılında GSYH’da oluşan 2,2’lik büyümeyi aynı oranda sektörel büyüklük üzerine uyguladığımızda ise karşımıza 87 milyar dolarlık bir sektör çıkmaktadır. Görüldüğü gibi önemli bir büyüklüğe sahip olmakla birlikte oldukça dinamik bir sektörden söz etmekteyiz. Üstelik bu sektör ülkemizin ticari hizmet ihracatında 13,2 milyar dolarlık bir meblağ ile %31,4’lük bir paya sahiptir. Bu pay ise kendisini turizm sektörünün ardından ikinci sıraya yerleştirmektedir. Mevcut durumunun yanı sıra 2023 yılının ulusal hedefleri içinde de önemli bir misyon üstlenen bu sektörden bölgesel bir lojistik üsse ev sahipliği yapması beklenmektedir.

 

Ancak bu kadar önemli bir misyon yüklenen sektör şüphesiz ki bu işi tek başına yerine getirmeyecektir. Üretim planlaması, öncelikli sektörlerin ve pazarların seçimi, inovatif yaklaşımların desteklenmesi gibi birçok alanda yapılan planlama ve ortak gayretlerin sonucunun ilkemizi ve lojistik sektörünü bölgesel bir güç yapmasını beklemekteyiz. Bölgesel bir güçten söz ettiğimizde ise akıllarımız otomatikman rekabet, dış ticaret ve yabancı yatırımlar gibi konulara çağrışım yapmaktadır.

Günümüzde yabancı ülkelere yatırım yapmak isteyen yatırımcılar karar verme aşamasında söz konusu ülkeler hakkında çeşitli kredilendirme kuruluşlarınca yapılmış değerlendirmeleri dikkate almaktadırlar. Bunun yanında özellikle Dünya Bankası tarafından yapılan Global Rekabet Endeksi (Global Competitiveness Index) ve İş Yapma Kolaylığı Endeksi (Ease of Doing Business Index) ile UNDP tarafından yapılan İnsani Gelişmişlik Endeksi (Human Development Index) gibi araştırma raporlarına dayanan derecelendirmeler de yatırımcıların kararlarını şekillendirmektedir. Lojistik sektörü bağlamında ise bahsettiğimiz bu endekslere benzer şekilde yine Dünya Bankası tarafından yapılmakta olan Lojistik Performans Endeksi (Logistics Performance Index) yabancı ülkelerdeki firmalar ile ticaret yapmak isteyen işletme yöneticilerinin dikkate aldığı endekslerden birisidir. Özellikle bir yandan entegrasyon sürecini sürdürdüğümüz AB ülkeleri ve ulusal rekabet düzeylerini üst sıralara taşımak isteyen yakın rekabet halinde olduğumuz ülkeler bu endekslere büyük önem vermektedir.

Bu endeksler arasında Lojistik Performans Endeksi, ilk yayınlandığı yıl olan 2007’den bu yana gerek lojistik gerekse dış ticaret alanındaki tüm uzmanların dikkatini çekmekte ve sıkı bir şekilde takip edilmektedir. Bu endeks; gümrük, altyapı, uluslararası sevkiyat, lojistik hizmetlerin kalitesi ve lojistik yetkinlik, sevkiyatların takibi ve izlenebilmesi, sevkiyatların alıcıya zamanında ulaşması bileşenlerinden oluşmaktadır. Dikkat edilirse bu endeksin özünü yabancı ülkelerle ticarette ürün akışının hızlandırılması oluşturmaktadır. Şüphesiz ki dış ticarette basitleştirilmiş ve entegre hale getirilerek maliyetleri düşürülmüş lojistik operasyonları hem ürününü yabancı ülkelerde satmak isteyen işletmelere lojistik açıdan maliyet avantajı sunarken diğer yandan ilgili ülkedeki tüketicilerin de bu ürünlere daha düşük fiyatlarla sahip olmaları fırsatı da sunmaktadır.

Bilindiği gibi lojistik maliyetler, sadece lojistik bölümünün maliyetleri değil, pazarlama, satış ve dağıtımda, yönetimde, üretimde ve tedarikte de, daha doğrusu işletmenin tüm fonksiyon alanlarında ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla dış ticaretteki pazar payına artırmak isteyen işletmeler için lojistik maliyetlere odaklanırken, lojistik maliyetleri tek başına ele almak yerine diğer ilişkili fonksiyonlar ile tedarik zincirinin bütününü dikkate almaları gerekmektedir. Buna bağlı olarak lojistik ve tedarik zinciri ağlarının hızlandırılması ve basitleştirilmesi özellikle üzerinde durulması gereken bir konu olarak giderek önemini kabul ettirmektedir. Ekonomi Bakanlığımızın 2023 yılı için belirlediği 500 milyar dolarlık ihracat hedefi doğrultusunda Lojistik Performans Endeksi’nin alt başlıklarını oluşturan konular işletmelerden sektörel kurumlara ve bakanlık düzeyine kadar çeşitli çevrelerde tartışılmakta ve endeksteki seviyemizi yükseltmek için çeşitli tedbirler alınmaya çalışılmaktadır.

Ancak bir ülkenin dış ticaret hacminin sadece lojistik sektörünün göstereceği performansa bağlı olmadığı herkes tarafından bilinmektedir. İhracat hacmini artırmak şüphesiz ki ilgili ülkenin ürünlerinin uluslararası pazardaki rekabet gücüyle alakalıdır. Konu uluslararası rekabet düzeylerinin değerlendirilmesi ve yabancı ülkelerdeki işletmeler ile ticaret yapmak olunca yine Dünya Bankası tarafından yayınlanan İş Yapma Kolaylığı Endeksi (Ease of Doing Business Index) sanırım ihmal edilmektedir.

İş Yapma Kolaylığı Endeksi seçilmiş 10 kriter çerçevesinde iş hayatına dair düzenlemeleri rekabetçi bir anlayışla karşılaştırarak 189 ülkeye ve seçilmiş birçok şehire ait objektif ölçütler sağlayan bir Dünya Bankası projesidir. Türkiye bu endekste maalesef ortanın biraz üzerinde bir performans sağlayarak 2012 yılında 72, 2013 yılında ise 69 ncu sırada yer almaktadır. Maalesef bu performans yine Dünya Bankası verilerine göre dünyanın 18 nci büyük ekonomisine sahip bir ülke açısından pek de iç açıcı değildir. Genellikle ilgili kriterdeki karmaşıklığın, maliyetlerin ve harcanan sürenin dikkate alındığı söz konusu endeksi kriterler bazında incelediğimizde, en düşük performansa sahip olduğumuz alanın 148 nci sırada olduğumuz yapım izleri konusunda olduğunu görmekteyiz. Tamamen özel sektörün girişimiyle ortaya çıkartılan Ankara Lojistik Üssünün kuruluş hikayesini ve kaç ayrı izin almak zorunda kaldıklarını ve bunun için toplam kaç tane imza için beklediklerini halen yönetimde olan üyelerden dinlemenizi isterim. Bu vesileyle onlara gösterdikleri sabır ve kararlılık sonucu sektöre kazandırdıkları tesisler için teşekkür etmek gerektiğinin altını çizmek zorundayım. İş Yapma Kolaylığı Endeksini kriterlerine geri dönersek ikinci sırayı 130 ncu sırada olduğumuz iflas çözümlemesine dair yasal düzenlemeler almaktadır. En iyi olduğumuz alan ise 34 ncü sırada olduğumuz yatırımcının korunması ardından gelen ise 38 nci sırada yer aldığımız sözleşmelerin bağlayıcılığı konularında olduğu görüyoruz.

Şimdi sınır aşırı ticaret yapmak kriterini en sona bırakarak diğer kriterlere kısaca göz atalım. Yeni bir işletme kurmak konusunda 93 ncü, elektrik enerjisine sahip olmak konusunda 49 ncu, bir mülkün edinilmesi ve kayıtlara geçirilmesinde 50 nci, kredi alma konusunda 86 ncı ve vergilerin ödenmesi konusunda 71 nci sırada bulunmaktayız.

Lojistik Performans Endeksinin de önemli bir bölümünü içeren sınır aşırı ticaret yapmak konusunda ise 86 ncı sırada bulunmaktayız. Bu kriterde elde ettiğimiz derecenin Lojistik Performans Endeksinde elde ettiğimiz 27 nci sıra ve bu endeksin Gümrük ve Sınır Yönetiminin Etkinliği kriterinde elde edilen 32 nci sırayla pek uyum göstermediği ortadadır. Dolayısıyla bu durum ilgili kriterin ne şekilde incelendiğine bir kez daha göz atalım.

Bu kriteri oluşturan alt başlıklardaki performansımız şu şekildedir: İhracat ve ithalat için düzenlenmesi gereken belge adedi (sırasıyla 7 ve 8), ihracat ve ithalat için ihtiyaç duyulan gün sayısı (sırasıyla 13 ve 14), konteyner başına ortalama ihracat ve ithalat maliyetleri (sırasıyla 990 ve 1235 $). Görüldüğü gibi hesaplamada ithalat ve ihracat için ayrı ayrı ele alınmak kaydıyla üçer kriter kullanılmıştır. Toplamda altı kriterin dördünü ithalat ve ihracat mevzuatının kolaylığına dair unsurlar oluşturmaktadır. Gerçi ithalat ve ihracat için harcanan gün sayısı dolaylı olarak maliyetler üzerinde etki etse bile sürati artıracak ve maliyetleri düşürecek düzeltici önlemler mevzuat kanadından gelmesi gerekecektir.

Bu endeksi bu kadar önemsememiz gerekir mi?

Hem Lojistik Performans Endeksinin hem de İş Yapma Kolaylığı Endeksinin şampiyonu Singapur olunca ve onu her iki endekste de Hong Kong takip edince ister istemez aralarında bir bağlantı olduğu akla gelmektedir. Ayrıca her iki rapor Dünya Bankası tarafından yapılmakta ve yabancı ülkelerdeki firmalarla ticaret yapmak isteyen firma ve/veya ülkeler tarafından dikkate alınmaktadır.

Her iki endeks arasındaki ilişkiyi derin analizlere girmeden incelediğimizde ilk sıralardaki ülkeler şu şekilde sıralanmaktadır.

Her iki endeksin de son şampiyonu Singapur’u Hong Kong, Yeni Zelanda, ABD ve Danimarka takip ederek ilk beşte yerlerini almaktadırlar. Lojistik Performans Endeksinin eski şampiyonu Almanya 21 nci sırada yer alırken, uluslararası ticaretteki rekabette önemli bir yer kat eden BRIC ülkelerinden birisi olan Rusya Federasyonu ise bu endekste 92 nci sırada yer bulabilmektedir. Aşağıda yer alan Lojistik Performans Endeksinin ilk 10 ülkesi ve İş Yapma Kolaylığı Endeksinin ilk 10 ülkesi ile son yıllarda büyük bir atılım içinde olan ve BRIC ülkeleri olarak ifade edilen Brezilya, Rusya Federasyonu, Hindistan ve Çin’in performanslarını gösteren tablo meraklılarının ilgisini çekecektir.

Escort Sincan

 

Ekonomi

LPI

2012 Sıralama

Doing Business

2013 Sıralama

Singapur

1

1

Hong Kong

2

2

Finlandiya

3

12

Almanya

4

21

Hollanda

5

28

Danimarka

6

5

Belçika

7

36

Japonya

8

27

A.B.D.

9

4

İngiltere

10

10

G.Kore

21

7

Norveç

22

9

Çin

26

96

Türkiye

27

69

Malezya

29

6

Yeni Zelanda

31

3

Brezilya

45

116

Hindistan

46

134

Gürcistan

77

8

Rusya Federasyonu

95

92

 

 

Unutmadan, Rusya Federasyonu’nun 92 nci sırada olmasına rağmen son dönemlerde Makedonya, Kosova ve Ukrayna ile birlikte işleri kolaylaştırma adına gerekli en çok düzenlemeyi uygulamaya koyarak en yüksek ilerleme performansı gerçekleştiren 10 ülke arasında yer aldığını da hatırlatmakta yarar görüyorum.

Amacımız 500 milyar dolarlık bir ihracat hedefine hizmet sunmak için kendini geliştirmesi ve diğer taraftan da önünün açılması gereken bir sektör hakkında söz söylemek olunca en ince detaylara dikkat etmemiz gerekmektedir. Görülmektedir ki hem dış ticaret hem de lojistik firmaları uluslararası pazarlarda gümrük geçişleri basitleştirilmiş, öngörülebilir, zaman ve maliyet avantajı yaratan ülkelerdeki firmalar ile çalışmak istemektedirler.

Şüphesiz ki istikrarlı büyüme trendini sürdüren Türkiye’de son yıllarda artan lojistik taleplerin karşılanmasına yönelik olarak gerek ulaştırma altyapısının geliştirilmesi gerekse ilgili mevzuatların güncellenmesi konusunda çok önemli adımlar atılmaktadır. Ancak görüldüğü üzere daha kat edeceğimiz çok yol bulunmaktadır.

Bu noktada artan lojistik taleplerin hızla karşılanabilmesi adına halen dış ticaret ve gümrük mevzuatında yapılabilecek iyileştirmeler olduğu ortadadır. Özellikle Singapur tarafından da uygulanan tek pencere gibi uygulamalar birçok platformda dile getirilmekte ve tartışılmaktadır.

O halde hadi birazcık cesaret diyorum…

Dostçakalın.

Dr. A. Zafer ACAR

a.zaferacar@gmail.com

  • Bu yazı 9463 defa okunmuştur.
  FACEBOOK YORUM
Yorum

  YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARŞİVİ
Tüm Anketler
Web sitemize nasıl ulaştınız?
BİZİ TAKİP EDİN
YUKARI